Ekonomik kriz seferberliği – Mehmet Fatih TRAŞ

15 Temmuz sonrası ülkeyi giderek daha fazla etkisi altına alan iç siyasetteki yüksek gerilim ve dış politika adımlarındaki büyük savrulmalar ekonomiyi etkilemeye devam ediyor. Bunun yanında 2008 konut piyasası krizi sonrası parasal genişleme tabanlı bir politikadan normalleşme bazlı bir politikaya yönelen Amerikan Merkez Bankası (FED)’nın attığı adımlar, Türkiye’deki ekonomik değişkenleri yeni denge noktalarına itmeye devam ediyor.

Dolar/TL kuru kamuoyu tarafından oldukça yakından takip edilen bir ekonomik gösterge. Çünkü kur, tüketilen birçok ürünün fiyatının yadsınmaz bir belirleyicisi. Öte yandan önemli bir yatırım enstrümanı olarak tercih ediliyor ve reel sektörün ülke dışından bulduğu kaynaklar dolara tabi.

Ekonomik gösterge

TL’nin Amerikan Doları karşısındaki değeri Türkiyeli hane halkı için ekonomiye olan güvenin bir göstergesi olarak algılandığı için büyük bir önem taşıyor. Hal böyle iken AKP ve ekonomi kurmayları için Dolar/TL kurunda yaşanan savrulmaları iyi yönetmek önemli bir husus haline geliyor.

Gezi Direnişi günlerinde FED’in 19 Haziran’daki toplantısı sonrası yaptığı faiz artırım takvimi duyurusu beklentileri ile Dolar/TL kuru yükselmişti. Bu durum sadece protestolar ile ilişkilendirilerek direnişe olan geniş toplumsal destekte kırılma yaratılmak istenmişti.

Bu amaçla yapılan girişimlerin yeni bir örneğini Aralık ayında yaşadık. Aralık ayının ilk haftalarında 3,60 düzeyi ile yeni bir rekor kıran Dolar/TL kuruna karşı seferberlik ilan eden Erdoğan, herkesi Dolarlarını satıp TL ya da altına geçmeye davet etti.

26 Aralık’ta TC Merkez Bankası’nca açıklanan verilere göre, Erdoğan’ın “Dolarını sat” çağrısını yaptığı 2 Aralık’tan bu yana 1,5 milyar Dolar üzerinde bir Dolar mevduatı azalışına işaret etti. Buna paralel olarak aynı dönemde Dolar/TL kurunun 3,35 düzeyine kadar gevşediği gözlemlendi.

Seferberlik ruhu

Medya organlarının eşanlı olarak yaptıkları yayınlara rağmen Dolar cinsinden döviz mevduat hesaplarında gerçekleşmiş bu düşüşün Türkiye üzerinden akan finansal para akımlarının büyüklüğüne göre oldukça mütevazı. Ancak bu hareketle Doların ateşinin düşmeyeceğini herkes gibi Erdoğan da biliyordu.

Söylemek gerekir ki Erdoğan’ın kitleleri mobilize etmek amaçlı çağırısının 3,60 gibi bir kur düzeyinden karını realize etmek isteyen yatırımcıların Dolar satışları ile nihayetlenmiş olabileceğini dile getiren eden iktisatçılar dahi oldu.

Yine de Dolar satışı üzerinden bir kitle hareketliliği yaratıldı. Dış güçlerin ya da üst aklın bu kez de Erdoğan’ı ekonomi yoluyla alt etme çabası böylece püskürtülmüş (!) oldu.

Krizi basamak olarak kullanma

Erdoğan altındaki basamaklar tek tek ortadan kaybolurken, içerisinde bulunduğu kriz dinamiklerini basamak haline getirerek yukarıda tutunmaya çalışıyor. Ancak seferberlik ruhunun yakıtı elbet bitecek. Tüm çabalara rağmen Ocak ayının ilk günlerinde kur yeniden güvenlik endişeleri ile 3,60’lı seviyelere yaklaşmış durumda. Bu yaşananların bize gösterdiği şey ise, algı yönetimi girişimlerinin ekonomideki kötü gidişi frenlemesinin oldukça güç olduğu.