Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak! – TÖPG

Suriye’de devam eden savaş halklara tekrar tekrar katliam ve süreklileşen saldırılar sunuyor. Geçtiğimiz Mart ayında Hama kentindeki Mecdel köyünde yaşanan Alevi katliamının ardından İdlib kentinde yaşanan katliamda 100 kişi hayatını kaybetti. Musul operasyonunda koalisyon uçaklarınca katledilen sivillerin sayısı yüzlerle ifade ediliyor.
İdlib’de yaşanan katliamın üzerindeki soru işaretleri devam ederken ABD Humus kentindeki bir askeri üssü, savaş gemilerinden ateşlenen Tomahawk füzeleriyle vurdu.
Emperyalist güçler arasındaki savaşın şiddetinin giderek artması ilk olarak başta Suriye halkı olmak üzere bölge halklarının hayatını hiç saymaktadır. Başta Kore, Vietnam olmak üzere günümüzde Afganistan, Irak, Libya, Yemen ve Suriye’de gördüğümüz üzere bu “büyük” devletler için insanların yaşamının zerrece önemi yok. Bu yüzden yaşanan katliamlar ve kimyasal saldırılar emperyalist güçlerin gerçek yüzlerini göstermektedir.
İdlib’deki katliam hakkında soru işaretlerinin devam etmesi, katliamın aydınlatılarak sorumlularının hesap vermesine değil emperyalist güçlerin ve yanaşmalarının kendi çıkarları doğrultusunda kullanmalarına yol açmaktadır. Nitekim ABD’nin Humus saldırısı ve başta Suudi Arabistan, Türkiye ve İsrail’in savaş çığırtkanlığı yapmaları, katliamı kullanarak çetelerin aleyhine dönen savaşın yönünü değiştirmeye çabasıdır.
Öte yandan Humus saldırısı Trump’ın kendi konumunu sağlamlaştırma işlevi için kullanılıyor.
ABD imparatorluğunda iç ve dış politika arasındaki diyalektik bağın burada belirleyici bir etken olduğu açık. Görünen o ki, Trump’ın Rusya ile olan gerilim noktalarını azaltma stratejisine ABD devleti içindeki sert muhalefet artarak devam ediyor. Füze saldırısı Trump’ın kendisine karşı oluşan sert muhalefeti yatıştırma işlevini de görmektedir. ABD içi politik dengelerde sıkışmışlık içerisine giren Trump, bu hamlesi ile ABD egemenleri içerisindeki farklı kliklerin desteğini kazanmaya çalışarak kendi pozisyonunu rahatlatmaya çalışıyor.
ABD’nin saldırısına karşılık Rus savaş gemisinin Akdeniz’e inmiş olması, büyük güçlerin silahları “şimdilik” karşılık olarak çektiği anlamına gelmiyor. Fakat gerek emperyalist güçler arasındaki rekabet, gerekse kapitalizmin giderek derinleşen krizi savaş durumunun kontrol dışına çıkması ve büyümesi olasılığını giderek arttırıyor.
Bu durumdan pay çıkarmaya çalışarak Suriye’de güvenli bölge, uçuşa yasaklı bölge hayalleri kuran AKP ise daldaki yaprak misali rüzgar hangi yönde eserse o yöne savruluyor. “Haçlı” ittifakına karşı “Hilal”in öncülüğüne soyunan AKP, “Haçlı”nın füzelerinden daha hızlı bir şekilde Suriye sahasına atlamanın derdinde. Referandum öncesi hem Hayır’ın yükselişi hem de artan siyasi ve ekonomik kriz AKP’yi Suriye’de yeni çılgın hamlelere itiyor.
Bununla birlikte Rusya’nın “İdlib’te cihatçıların kimyasal maddeleri barındıran deposunu vurduk” açıklaması akıllara 2013’ün Ağustos ayında Doğu Guta’da gerçekleşen kimyasal saldırıyı getiriyor. O saldırının da Esad tarafından yapıldığı açıklanmış, fakat sonrasında yapılan incelemede kimyasalların Türkiye üzerinden cihatçılara ulaştığı ortaya çıkmıştı. Dolayısıyla İdlib’te yaşanan katliamla ilgili yapılacak araştırma sadece emperyalist güçlerin değil onların uydularının da katliamcı yüzünü ortaya çıkartacaktır.
Kapitalizmin ve Emperyalizm kriz, katliam ve savaş dışında işçilere, emekçilere, halklara bir gelecek sunmadığı bütün gerçekliğiyle Ortadoğu’da kendini göstermektedir. Ortadoğu’da barışın, kardeşliğin yolu işçilerin, emekçilerin ve halkların enternasyonalist dayanışmasından geçmektedir.
Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak!

Toplumsal Özgürlük Parti Girişimi (TÖPG)