En Yakıcı İhtiyaç; Demokratik Anayasa – Meral Çınar

31 Mart seçimlerini geride bırakırken, seçim sonuçları kesinlik kazanamamış olsa bile Cumhur İttifakının birçok ilde geriletildiği ve dolayısıyla bir restorasyon süreci ihtimalinin daha da öne çıktığı günlerden geçiyoruz.

AKP/Erdoğan hükümetinin geriletildiği bu süreç bizi, restorasyon ihtimalinin aldatıcı “demokratik” söylemlerinin arkasına sıralayabilir.

Ama bir ihtimal daha var; Türkiye sosyalist solu, demokratları ve HDP’nin öncülüğünde oluşacak bir kurucu özne/cephe, Erdoğan’ı gerileten halk iradesini demokrasiye giden sürecin gerçek öznesi olarak mobilize de edebilir.

Seçimlerin bizlere ikinci seçenek için bir kapı araladığının farkında ve bilincinde hareket etmeliyiz. Tam da şimdi, yeniden, halk güçlerinin el koyulan haklarının geri alınıp korunması ve yenilerinin kazanılması için en geniş zeminde kapsayıcı ama aynı zamanda cüretli bir hedefe kenetlenmeliyiz.

Demokratik Anayasa nedir nasıl olmalıdır?

Evet, ortada bir devrim süreci yok, kazanan adaylar ve partiler düşünüldüğünde; bundan sonrası için halkçı demokratik yerel yönetimler (belediyeler, muhtarlıklar) olacağının bir garantisi de yok. Aksine, uzunca bir süredir korkakça var olan restorasyon sürecinin baskın bir gidişatı var.

Fakat tam da bu yüzden aynı oranda yüklenilmesi gereken bir devrimci seçenek yaratma ihtiyacı var. Seçimlerle açığa çıkan güçlü, demokratik, özgürlükçü, halkçı bir irade var. İşte tüm mesele bu iradeye kimin sahip çıkacağı ve bu gücü kimin mobilize edeceği meselesidir.

Şimdi, sistemin verili sınırlarını aşmayı hedefleyen devrimci gerçekçiliği öne çıkarmanın tam zamanıdır.

Tam da bu yüzden, Demokratik Anayasa tartışmaları için hiç de erken değildir.

Demokratik Anayasa, Demokratik Cumhuriyet rejiminin ana omurgasını oluşturacak ve onu bağlayıcı kılacak bir toplumsal sözleşmedir.

Geldiğimiz noktada, darbe ürünü olan ve özgürlükleri kısıtlayan, tümüyle merkeziyetçi ve hatta mutlakıyetçi diyebileceğimiz bir devlet rejimini yani Başkanlık Rejimi’ni koruyucu yönde değiştirilen eski 1982 anayasasıyla yola devam etmek mümkün değildir.

Dolayısıyla bu anayasanın ortadan kaldırılması elzemdir. Bunun için de yukarıda bahsettiğimiz devrimci öznenin Kurucu Meclisi örgütleyerek yeni ve demokratik bir anayasa hazırlığına girişmesi gerekmektedir.

Demokratik anayasanın genel içeriği

1. Devletin idari yapısı despotik merkeziyetçi yapıdan sıyrılmalı, halkın oylarıyla seçilmiş ve her an geri çağırılabilir yerel meclisler tarafından yönetilebilecek yeni bir idari yapı şekillenmeli. Dolayısıyla devlet tarafından merkezi atama yoluyla kendisini sürdüren ve saltanat rejiminin kalıntısı olan valilik ve kaymakamlık gibi kurumlar derhal kaldırılmalıdır.

Bugün merkezi atamayla belirlenen yargı ve emniyet güçleri yönetimi/organizasyonu da, halkoyuyla seçilecek yerel meclislere bağlanmalıdır.

2. Temel yaşamsal ihtiyaçlar asgari düzeyde anayasal güvenceye bağlanmalıdır. Barınma, sağlık, eğitim, beslenme ve çalışma hakkı –yani insanca yaşama hakkı- anayasa tarafından halkçı, özgürlükçü ve emekten yana yasalarla koruma altına alınmalıdır.

3. İşçilerin çalışma koşulları ve hakları; asgari iş saatleri, asgari ücretleri, iş sağlığı ve güvenliği, örgütlenme ve grev hakkı gibi en temel haklar işçiden yana düzenlenmelidir. Demokratik anayasa, işvereni değil işçiyi ve emeği koruyan bir temelde inşa edilmelidir. Kadın ve çocuk işçiler için özel pozitif ayrımcı yasalarla geliştirilmelidir.

4. Merkez bankasının halk tarafından denetlenmesi sağlanmalı, işlemlerinde hiçbir gizliliğe izin verilmemeli ve anayasanın halkçı ve demokratik düzenlemelerine bağlayıcılığı olmalıdır.

5. Vergilendirme; dil, din, ırk ayrımı gözetmeyen anayasanın temel ilkeleriyle bütünlüklü olarak, gelir, servet, mülk ilişkisi ve koşullar gözetilerek adaletli şekilde düzenlenmelidir. Şimdi uygulanan ve vergi yükünü bordrolu çalışanların üstüne yıkan dolaylı vergilendirme yerine, artan oranlı servet vergisini temel alan dolaysız vergi sistemi uygulanmalıdır.

6. İnanç farklılıklarına kör olan özgürlükçü bir laikliği temel alan, hiçbir etnik kimliğe öncelik vermeyen bir toplumsal sözleşme olmalıdır. Her türlü ırkçılık ve ayrımcılık mahkûm edilmelidir.

7. Halkın ifade özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmalı ve özgür haber alma kaynakları geliştirilmeli. Bunun en birincil unsuru basın özgürlüğü anayasal güvence altına alınmalıdır.

8. Cinsel yönelim ve cinsiyetsizlik özgürlüğü ve en temel hakları (LGBTİ+ hakları) anayasal güvence altına alınmalıdır. Nefret söylemleri mahkûm edilmelidir.

9. Toplumsal cinsiyet eşitliğine sözde bir anayasal statü kazandırılmakla yetinilmemeli, kadınların toplumsal alanda gerçek bir eşitliğini sağlayacak bütün haklar pozitif ayrımcılıkla koruma altına alınmalı. Medeni kanun, kadını aileden ve erkekten bağımsız bir vatandaş olarak esas almalıdır. Kadının görünmeyen emeğinin toplumsallaştırılması için yeni mekanizmalar kurulması anayasal koruma altına girmelidir.

10. Toplumun geleceği olup onu yaratacak değerler çocuklardır. Çocuklarını koruyamayan bir toplumun geleceği de olamaz. Çocuk hakları bir kurum olan aileden ayrıştırılmalı ve koruma altına alınmalı. Çocukların beyanın esaslığı ilkesi asla ilga edilemeyecek şekilde güvence altına alınmalıdır.

11. Bizler doğanın çocuklarıyız. Doğa bizim yaşam kaynağımız. Kar için üretim modelinin sermayenin çıkarları doğrultusunda talan ettiği doğanın acil olarak koruma altına alınması, doğayla barışık ve denge içerisinde bir üretim tüketim modelinin önünün açılması gerekmektedir. Ormanlar, denizler, dereler, koylar gibi doğanın bütün parçalarının korunmasına yönelik düzenlemeler yapılmalı. Ekosistemlerin var olma ve yaşama hakları güvence altına alınmalıdır. Bu düzenlemeler sermayenin ve insanların çıkarlarına göre değiştirilemeyecek şekilde anayasal güvence altına alınmalı.

12. Hayvanlar doğanın bizler gibi birer parçasıdır. Dolayısıyla hayvanlarla birlikte bu doğayı paylaşmayı öğrenmeli, bu yaşam dengesi içerisinde onların da bizim çıkarlarımız dışında haklarının olduğunu kabul etmeliyiz. Hayvan hakları, barınma, beslenme ve üreme hakları bu dengeyi de gözeterek anayasayla koruma altına alınmalıdır.