Erkekliğin ceza budalalığı: Hadım – Deniz USLU

Görünen acımasız gerçekler, perde arkasının vahametinden izler taşıyor. “Yıl olmuş 2018, hâlâ…” derler ya… Kadının konumu, acımasız gerçeklerde de perde arkasında da “hâlâ…” aynı. “Hâlâ her gün kadınlar öldürülüyor, yüzlerce kadın da tecavüze uğruyor” ama buna kimse şaşırmıyor. İlla “enteresan” bir cinayet ya da tecavüz şekli olacak ki haber değeri görebilsin.

2017 ve 2018 yılında yaşanan tecavüz ve cinayet olaylarına baktığımızda: 2017’de 409 kadın cinayeti, 332 cinsel şiddet ve 387 çocuk istismarı vakası; 2018’de 100 kadın cinayet, 84 cinsel şiddet ve 300+ çocuk istismarı vakasıyla karşılaşıyoruz.

Peki, tüm bu suçların cezasının ne olması gerektiğinden önce sebeplerinin neler olabileceği üzerinde biraz düşünmeye ne dersiniz?

İndirim safsataları

Bu sayıların arka planında, özellikle tecavüz davalarında yargının gösterdiği trajik tavrın katkılarını görmezden gelemeyiz.  Toplumsal vicdan bütünlüğüne çelme takan, tecavüzcüleri alkışlayan yüzlerce karardan bahsediyoruz.

“Yarım kaldı, eski sevgilisiydi, takım elbise giydi, erken boşaldı…” “Cilve yaptı, bağırmadı, bakire değildi…”. Bu ironik zırvalıklar; tecavüz duruşmalarında sanıkların tahliyesinin veya cezalarının hafifletilmesinin gerekçeleri.

Bu “adalete” paralel bir şekilde, Diyanet İşleri Başkanlığının “fetvaları” da cinsel istismarı koruyucu ve hatta teşvik edici nitelikteyken neden suçluyu derin psikolojik analizlerde ya da pantolonların içerisinde arıyoruz?

Suçluyu teşvik et cezasını hadım say

Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, hükümlü faillere uygulanması öngörülen hadım, çeşitli kimyasal ilaçların kullanımıyla testosteron hormonunun azaltılmasını sağlıyor. Amerika, Almanya, Fransa, Norveç, İngiltere, Kanada, Hindistan, Endonezya gibi birçok ülkede uygulanıyor.

Dünyada tecavüz oranının en yüksek olduğu ülkeler de yine bu ülkeler. Yani tecavüz suçlularına yönelik hadım cezasının uygulanması, dünya genelinde tecavüz oranında en yüksek skorlara sahip olmanın önüne geçememiş görünüyor.

Devletin tecavüze çanak tuttuğu gerçeği varken hadım cezasının arka planında neler var?

Çocukların tecavüze uğramasının yol açtığı toplumsal infiallerin; linç, intikamcılık ve bireyselcilik duygularıyla pasifize edilmek istenmesi; penisin, erk devlet ve toplum tarafından gerçekten de bir iktidar, güç ispatı olarak görülmesi; tecavüz suçunu, önlenemeyen hormon seviyesi olarak görüp meşrulaştırmaya çalışmaları gibi çeşitli nedenler fazla mı komplo teorisi gibi duruyor?

Hadım değil de ne?

Hadıma karşıyız, idama karşıyız. Peki, ne olacak bu memleketin hali? Biz ne istiyoruz?

Kadın örgütleri ve çocuk hakları derneklerinin bu sürece müdahil olabilmelerini; İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasını; tecavüz suçlularının üst sınırdan ceza almasını… Tecavüze uğrandığında adaletin ulaşılabilir olmasını ve kadının beyanının esas alınmasını…

Toplumsal cinsiyet ve cinsellik eğitimlerinin ilkokuldan itibaren verilmesini ve suça neden olan toplumsal koşulların ortadan kaldırılması için çalışmalar yapılmasını…

Bu ve bunun gibi birçok öneri Hadım’dan çok daha etkili çözümler olabilir. Fakat her defasında ısıtılıp önümüze sunulan Hadım yöntemi sorunu kökten çözmenin değil de, gerçeklerin üstünü örtmenin bir aracı haline getirilmek isteniyor. Biz daha fazla cinayet ve şiddetin önünü açabilecek böyle bir uygulamanın bir parçası olmayacağız.