AKP -Ergenekon “balayı” nereye kadar? – Hasan FERAMUZ

“Askeri vesayeti” kaldırma saikiyle yola çıkan AKP ile “dinci-gerici” hareketlere karşı “laikliğin” yılmaz bekçisi Ergenekon kliği arasındaki “balayı” hali gözleri yaşartıyor. Milletin ve devletin bekası için bir araya gelen bu güçlerin birbirleriyle olan ilişkileri, dışarıya düşman çatlatan izlenimi verse de oldukça kırılgan bir zeminde “ilerliyor”.

AKP-Ergenekon’un ABD “karşıtlığı”

AKP-Ergenekon ilişkisi, AKP’nin iktidara geldiği 2002’den itibaren sürekli gerilimli olmuş ve bu gerilim 2007’deki e-muhtıra ile çatışmaya varmıştı. 2007 seçimlerinden AKP’nin galip çıkmasının ardından Ergenekon ve Balyoz davaları ile Ergenekon kliği siyaset sahnesinden düşürülmemiş, fakat arka plana itilmişti. 17-25 Aralık ile tekrardan sahneye dönüş yapan Ergenekon kliği, baş rollerden birini kapmıştı.

Rolü kapan Ergenekon kliği, “laikliğin kalesi” apoletinin yerine ABD “karşıtlığını” öne çıkardı. Bu ABD “karşıtlığı”, AKP ile Ordu/Ergenekon arasındaki önemli “ittifak” noktalarından biri. Fakat iki tarafın bu karşıtlıktan almak istedikleri muratları farklı.

AKP, bir yandan ABD karşıtlığı ile “dindar” kitlelerini konsolide ederek giderek daralan zeminini korumaya çalışıyor, diğer yandan ABD’den “domuzdan ne kadar kıl kaparsam kârdır” diyerek tavizler koparmayı hedefliyor. Ergenekon kliği ise bu karşıtlıktan kitle desteği edinerek hem ordudaki NATO yanlısı kliği ekarte edip Ergenekon-Balyoz davalarının rövanşını almayı ve orduda hâkimiyetini sağlamayı, hem de iktidarda AKP’ye karşı güç kazanmayı amaçlıyor.

Ergenekon’un “ekonomisi”

Bununla birlikte Ergenekoncular neo-liberalizmin gerekliliklerine uyum sağlamaya yönelmiş durumda. Sermayenin devlet fideliğinde büyüdüğü, “devlet sınıflarının” sermayeyi haraca tuttuğu eski günlerin geride kaldığını gören Ergenekoncular, ekonomide Putinarşi (Putin+oligarşi) modeline sıcak bakmaktalar.

Bu modele göre ekonomideki kritik sektörlere (enerji, telekomünikasyon, petrol, finans) bir kısmı (en fazla yüzde 49’ı) özelleştirilmiş devlet şirketleri hâkim ve bu şirketlerde kamu yararı değil kâr gözetilmekte. Sermayeye ise, eski günlerdeki gibi sınırlı desteğin tam aksine, ülke içinde ve dışında yayılım sağlaması için her türlü askeri ve siyasi destek de sağlanmakta. Ve sermayenin bu yayılımdan kopardıklarının bir kısmı da haraç olarak “devlet sınıflarına” dönüyor.

Fay hatları

Fakat kapitalizmin yapısal krizi içinde debelenen sermayenin ne bu haraca ne de devletin herhangi bir şirkete sahip olmasına tahammülü yok. Özellikle talan ve vurgunla semirmiş tefeci-bezirgân kökenli Türkiye sermayesinin.

“Yerlilik ve millilik” ile devletin ve milletin bekası konseptiyle bir araya gelen AKP-Ordu/Ergenekon, hem ABD karşıtlığı hem de sermayeye hizmetler konusunda ortak paydalara sahip olmakla birlikte farklı fay hatları üzerinde oturuyorlar. Fakat hem Ortadoğu’daki gelişmeler hem de kapitalizmin krizi bu farklı fay hatlarının her an tetiklenebileceğini gösteriyor. Ve bu fay hatları harekete geçtiği taktirde, AKP-Ergenekon “balayının” “şiddetli geçimsizliğe” yol açması hiç de düşük bir ihtimal değil.