Hamleci Ruhun Yaratımları – Haydar Arıkuşu

Devrimci kadronun en büyük savaş alanı, kendi kişiliğidir. Var olan kişiliğiyle, olmak istediği “kendi” arasında sürekli savaşmak zorundadır. Etiyle, kanıyla, toplumsal varlığı, örgütsel görevleriyle işleyen diyalektiği budur.

Kendimizle savaşımızın düzlemleri nelerdir?

Birincisi, sürekli düzenden kopuş iradesi göstermektir. Kapitalist sistem içindeki birey, düzenden kopuştukça devrimci kişiliğe erişir.

İkinci düzlemi ise devrimci görevlerin, örgütsel ihtiyaçların somut tarihsel koşullarında devrimcinin, kendini dönüştürmesidir. Gerek taktik, gerekse de stratejik kişiliklerin hedef, görev ve ihtiyaçlara göre yeniden yaratılmasıdır.

Kişilikte düzlemler

Birinci düzlemde arınma vardır. İkincisinde ise karılma…

Birincisinde düzene karşı devrimci kişilikler oluşurken, ikinci düzlemde, iktidarı hedefleyen devrimci kadro gerçekliği vardır.

Devrimci kadro, sisteme karşı devrimci bir kişilik, devrimci bir yaşam oluşturmakla yetinmemelidir. Bir kere devrimci olduktan sonra artık onun kişiliğinin zembereği (diyalektik kurulumu), tarihsel-örgütsel, devrimci görevler olmalıdır.

Hamlecilik içimizdeki ısrardır

Ressam Balthus; “Resim yapmak hem bir iç zorunluluk, hem de bir zanaattır.” der.

Balthus’un  “iç zorunluluk” olarak tarif ettiği sanatsal yaratım sürecine, Murathan Mungan; “içimdeki ısrar” der.

İşte hamlecilikte devrimcilerin “içindeki ısrardır”. Bir sıçrayıştır hamlecilik, bir sürekli yaratıcılıktır. Devrimciliği sürekli kılıştır.

Hamleci ruh, hedefe kilitlenmektir. Sonuç almak isteyen devrimci kadro, hedef- hamle diyalektiğini kurmak zorundadır. Hedef olmadan hamlecilik olmaz.

Hedefine kilitlenmeyen, görevine yoğunlaşma göstermeyenin “içinde hamlecilik yaprağı kıpırdamaz.

Varlığındaki eylemselliği, zamandaki “anlık” atılımlarıdır, devrimcideki hamleci ruh. Bunun içindir ki devrimcinin “şimdi ve buradası” dır.

Hamlecilik yaratıcılıktır

Hamlecilik, kişilik düzlemlerini ateşleyen çakımlardır.

Sınıf savaşı satrancında, Ferhatça dağları delmek, Pir Sultanca isyan, Kenanca işçilerle kaynaşma, Hikmet Kıvılcımlıca direnmek ve tarihsel kişilikler yaratmaktır.

Hamlecilik, cüretten sonra, fethetmekten öncedir. Cesaretten gelen, “fetihe” varandır.

Hamle, okun yaydan fırlamasıdır.  Nasıl ki yay, gerilmedikçe ok ileriye fırlamaz, devrimci kadroda örgütsel, politik, tarihsel görevlerin gerilimini içinden taşımadıkça hamleci ruha sahip olamayacaktır.

Bir adım ileri

Devrimcilik önderliktir. Bir adım ileride olmaktır. Ne uçkun küçük burjuva sosyalistlerinin, kitleden kopukluğu; ne de burjuva sosyalistlerinin, kitle kuyrukçuluğudur, devrimcilik.

Devrimcilik bir adım önde olmaktır. Günü gelir koşullar değişir, her zamanın her yerde, bir adım önde olma biçimi değişir. Devrimci bulunduğu koşula teslim olmaz. Bir adım önde olarak koşulları değiştirir. Hapishanede bir adım önde olmak; okumak, spor yapmaksa, kitle gösterisinde devlet güçlerine karşı direnerek fiili meşru konumlanma oluşturmaktır.

Bolşevik devrimcilik hamleciliktir. Hamlecilik, Leninist siyasetin ayırıcı öz niteliğidir.

Hamleci kişilik hep bir adım önde olmaya yazgılıdır.

Sonuç

Devrimci kadronun, örgütçülüğünün, tarihsel-stratejik duruşunun, taktik manevra gücünün öncü atılımı onun hamleciliğidir. Aklının teorik serinliğiyle eylemin ateşli hamlelerini birleştirdikçe tarih yapacaktır.

Çünkü hamlecilik devrimcinin içindeki ısrardır.

İçinin ısrarı eylemciliğinin kıvılcımlarıdır.

Ve elbette ki devrimcinin kişiliği: Umutlu, ıssız, korkunç, karmaşık olasılıkların zirve yalnızlığında, sevinçli bir evren olacaktır.

“Aklı yüreğinden utana utana/ yaşamanın bir anlamı kalır mı?” diye sorar şair Şükrü Erbaş.

Devrimci bilincin, yürekten utanmaması içindir hamlecilik.