Kültür Sanat Meclisi: Sanatın kavgasını, kavganın sanatı kılavuzluğunda yürütmenin zamanı! 

Ülkemizin kültür-sanat gündeminde kültür ve sanatla ilgili bir şeylerin yerine yasakların ve yasaklara direncin olduğu bir dönemden geçiyoruz. Sosyal medya trolleri, cemaatler, valilikler el ele vermiş gençlerin müzikle ve eğlenceyle buluşma ihtimallerini kriminalize etmeye çalışıyorlar. Konserler, festivaller, mitingler, eylemler yasaklanıyor ve hatta yasa dışı ilan ediliyor.

Pandeminin ilk günlerinden bu yana sanat emekçilerini hiçe sayan iktidar, bugün de aslında seküler yaşam tarzını hedef alan ve kendi nüansları dışında bir bakışa izin vermeyen bu saldırının mevziisini genişletme derdinde. İşte böylece Kürtçe şarkı söylenecek konserleri ve tiyatro oyunlarını engelliyor, kadın sanatçıların giysilerine ilişkin sosyal medyada linç kampanyaları başlatarak, istedikleri ‘makbul’ toplum anlayışına sığmayan kadın sanatçıları ayrımcı politikaları ile marjinalleştirmeye çalışıyorlar. Devrimci müzik gruplarını engelliyor, festivalleri yasaklıyorlar. Popçular bile yaranamıyor iktidara. Onlara da ayar vermeye çalışıyorlar. Bu saldırılarına hukuki zeminler bulmaya ve havuz medyası aracılığıyla kitleleri de saldırıların meşruiyetine inandırmaya çalışıyorlar.

Bu yasaklamalardan bir tanesi de 1,5 ay önce Hatay’ın 5 ilçesinde yapılan Evvel Temmuz Kültür Sanat Festivali’ne gelmiş, festival etkinlikleri Hatay’daki kaymakamlıklar tarafından yasaklanmıştı. Fakat festival emekçilerinin dik duruşu ve yasak kararını tanımayıp festivali gerçekleştirme iradesi göstermesiyle geri adım atılmıştı. Böylece 17 günlük bir festival gerçekleşebilmişti. Önümüzdeki dönem de festivallerin gerçekleştirilmesi iktidarı yenilgiye uğradığı bir alan olacaktır. 

Herkesin malumu ki, mevcut iktidar gelip geçici, yasakları da keyfi. Tüm sanatçıların, sanat emekçilerinin ve festival komitelerinin önünde bu yasaklarla ilgili çetin bir sınav var. Boynumuzu eğecek bir yer kalmadı!

Şimdi sanatın kavgasını, kavganın sanatı kılavuzluğunda yürütmenin zamanıdır. Sanat emekçilerinin çaresi örgütlü mücadeledir. Bu da başta sanat emekçilerinin kendi kuracağı öz örgütlülüklerde, derneklerde, sendikalarda ve elbette bütün bu düzeni dönüştürmek için devrimci siyasal oluşumlarda örgütlenmesiyle mümkündür. Sanat bugün prangalıdır.

Bu düzeni yıkarak sanatı özgürleştireceğiz; ha gayret!