Sermayenin başkanlık harekâtı – Emrah ARIKUŞU

Ekonomik kriz, enflasyonun iki haneli rakamlara ulaşması, işsizlik ve pahalılığın yükselmesi ve Ortadoğu’daki savaş AKP- Saray iktidarını siyasi istikrarsızlığın içine soktu. Devletin içine girdiği krizle de sarsılan iktidar, bu kaotik süreçte anayasa referandumuna adeta can simidi olarak sarıldı. Ancak istediğini alamadı. Bu dönemde ise sermaye karına kar katacak olanaklar sağladı.

Asgari ücrete sıfır zam, Varlık Fonu ve Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) OHAL’in etkisiyle sermaye lehine yapılan hamlelerdi. Ek olarak piyasaların referandumdan sonra rahatlayacağı yönlü açıklamalar, istikrara ve büyümeye ilişkin rakamlar referandumdan beklentileri arttırdı. Dolayısıyla hükümet şapkadan tavşan çıkaramasa da sandıktan EVET’i çıkardı.

Sermaye kâr istiyor

TÜSİAD, referandumun kesin sonuçları açıklanmadan, referandum gecesi yaptığı açıklamayla sermayenin tavrını ortaya koydu. Başkanlık olsa da olmasa da sermaye, kârına bakacağını ifade etmiş, çizgiyi çizmiş oldu. Açıklamanın ekonomi bölümünde “istihdam üzerindeki vergi ve prim yükünün OECD ülkeleri ortalamasına çekilmesi, güvenceli esnek çalışma biçimlerinin geliştirilmesi” maddesi hükümete patronların üzerlerindeki yüklerden kurtarması gerektiğini öğütlüyor.

Sermayenin istediği reformları başbakan yardımcısı Nurettin Canikli, “Hızlı bir şekilde reform ajandamıza devam ediyoruz. İlk planda kıdem tazminatı fonunu halletmek var. Şu anda firmaların üzerindeki kıdem tazminatı fonu realize edilmek istense firmaların önemli bir bölümü mali açıdan sıkıntıya girer.” demeciyle açık açık ortaya koymuştur.

Kıdem tazminatı meselesi

Kıdem tazminatı fonu, istifa edenin de parasını alabildiği, herkesin tazminatına kavuşacağı, işçi 1 gün bile çalışsa tazminatı hak edeceği biçimde düzenleneceği iddia ediliyor. Oysa yapılan işverenlerin tazminat yükünden kurtarıldıkları ve işverene işçiyi keyfi biçimde işten atma imkânı sunan bir düzenleme olacaktır. İşçilerin alın teri ve güvencesi gasp edilecektir.

Kıdem tazminatı işçi sınıfının tarihsel kazanımıdır. 1936 yılından beri yürürlükte olan en önemli güvencesidir ve en son kalesidir. Fona devriyle yaşanacak hak kayıplarının yanında eğer bir şekilde kabul görürse işçi sınıfının tüm kazanılmış haklarının tasfiye edilmesinin önü açılacaktır. “Güvenceli esneklik” adı altında tüm güvenceler ortadan kaldırılarak fazla çalışma- az ücret uygulaması yaygınlaşacak buna bağlı olarak da sermaye karlılığını arttırabilecektir.

Hükümet ne yapacak?

Hükümet sermayenin çıkarlarına hizmet edecek düzenlemeleri tez elden yapacaktır. Zaten tüm bu Başkanlık debdebesi sermayeye hizmet üzerinden yapılmadı mı?

3 milyon memur ve 2 milyon memur emeklisi için toplu sözleşme yılında, 200 bin kamu işçisinin toplu sözleşmesi döneminde kısmi zamlarla göz boyayacak. 657 sayılı yasada yapılacak değişikliklerle esas olarak kamu emekçilerini tasfiyeye hazırlanırken “taşeron işçi kalmayacak” şeklinde açıklamalar yapılacak. Başkanlık sistemine meşruiyet kazandırma çabaları işçi ve emekçilerin ağızlarına bir parmak bal çalmak olacaktır.

İşçilere ve emekçilere ise HAYIR’ına sahip çıkarak tüm yalanları yüzlerine vurmaktan, kazanılmış haklarını koruyarak haklarını ileri düzeylerde kazanmak için mücadele etmekten başka seçenek kalmıyor.

Metal, petrokimya, cam gibi önemli iş kollarında grup sözleşmeleri olacağından zorlu bir mücadele yılı olacak. Kıdem tazminatının tasfiyesine karşı son kale savunması canla başla yapıldığında zafer müjdelenecektir.