Kadın sığınakları – Cemile Baklacı

Kadın sığınma evi ilk olarak 1990 yılında 19 sığınak ile Sosyal Hizmet Çocuk Esirgeme Kurumu(SHÇEK) tarafından “Kadın Konukevi” adıyla açılmıştı.

Kadınların evlerini terk etmeleri, boşanmak istemeleri, güçlenip, tahakküm altına alındıkları çarktan çıkıp kendi hayatlarını yeniden kurmak istemesi erkek egemenliğine, bununla beslenen erkek devlet sistemine ters, yanlış!

E bu nedenle iktidar da kadınları konuk evinde ‘konuk’ edip yeniden ‘eve’ göndermenin niyetinde. Bu nedenle devletin konukevi diyerek niyetini açık ettiği ve şiddeti görünmez kıldığı yere kadın hareketi “sığınak” demeye devam ediyor.

Erkek egemen bu anlayış 2019 yılında 474 kadının öldürülmesiyle sonuçlandı. Bu cinayetlerin birçoğu kadınların boşandığı ya da boşanmak istediği eşleri tarafından işlendi.

Kadınlar için kalıcı çözümlere ihtiyaç var

Aile Bakanı Selçuk, hizmetlerinin ne kadar iyi olduğunu anlatırken Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerine/ŞÖNİM’e gelen 153 bin kadın ve çocuk olduğunu söylüyor! Övgüyle anlatılan “şu kadar kişiye hizmet verdik” açıklamaları bulunduğumuz şiddet ve tehdit ortamının sadece görünen yüzü. Şiddet hızla tırmanırken verilen “hizmet” rakamlardan fazlası!

Kadın mücadelesi sonucu 2013’te 125 olan kadın sığınakları 2019’da 145’e çıktı. Bütün bir ülkeden bu kadar sığınma evi.

Şiddet oranları, sığınma evi rakamları, artan kadın cinayetleri bize kapasitenin yetersizliğini gösteriyor aslında. Peki var olan kadın sığınakları nasıl işliyor?

22. Kadın Sığınağı Kurultayı sonucunda yayınlanan rapor ŞÖNİM ve sığınağa dair perspektif de sunuyor. Bu raporda da görülüyor ki sığınakta bir süre kadınlar eve, şiddete geri dönüyor. Dönmek zorunda bırakılıyor. Devletin konuk evleri, şiddet gören kadınların, evine geri gitmesi için ara bir istasyon işlevi görüyor.

Kadınlar güçlendirilmeli

Kreş, maddi destek, konut desteği, sosyal ve psikolojik gelişimi sağlayacak ara formlar ve destek mekanizmaları kurulmadığı sürece sığınaklar misafirhane olmaktan, acil durum serumu vermekten öteye gitmiyor.

Yetersiz olan sığınaklarda yetersiz personelle gün kurtarılıyor. 15 milyon nüfuslu İstanbul’da bir tane ŞÖNİM ile ‘hizmet’ veriliyor. Kadınların güçlenmesi anlayışından uzak, hak temelli yaklaşımın dışında ‘sosyal yardım’ acizliğine iten, itaat etmeye teşvik eden, şiddet döngüsü içinde kadının çaresizlik duygularını perçinleyen bir sürece dönüşüyor.

Kadın özgürlük mücadelesiyle birlikte, sığınaksızlığa doğru dönüştürmeye çalıştığımız yaşamlarımızda; kadınları güçlendiren, tüm sorumlulukları kadına yüklenen çocukların ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılandığı, kadınların yeni hayat kurma imkânlarının oluşturulduğu, sosyal hizmet kaynaklarına kolay ve verimli ulaşımın sağlandığı, psikososyal bütünlük içinde toplumsal cinsiyet eşitlik perspektifiyle geliştirilen hizmet bütünlüğüne ihtiyacımız var.