Piyasacı ve gerici eğitim karşısında liseli gençlik – Özcan Avcı

Liselerdeki dönüşüm, rejimin dönüşümüne paralel olarak ilerliyor. Türkiye’de yaşanan laiklik sorunu ile müfredat ve eğitim programları doğru orantılı dinselleşiyor. Eğitim, neo-liberalizmin yansımaları ile piyasalaşıyor ve ticarileşiyor.

Eğitim, rejim ile düzenin, gericilik ve sermayenin kesişim kümesini oluşturuyor; sömürü buradan temelleniyor, rejimin ekonomi politiği buraya yaslanıyor, hegemonyası buradan kuruluyor.

Kamusal eğitim adım adım tasfiye ediliyor, özel okullara kamu okullarından daha fazla kaynak aktarılıyor, aileler çocuklarını özel okullara göndermeleri için teşvik ediliyor. Yoksul ailelere ise çocuklarını imam-hatiplere ya da “ara eleman” yetiştiren meslek okullarına göndermekten başka seçenek bırakılmıyor.

Organize Sanayi Bölgeleri’nin yakınlarında özel meslek liseleri kuruluyor, böylece sermayeye ihtiyacı olan ucuz işgücü yetiştirilmesi hedefleniyor; üniversite kapıları emekçi çocuklarına kapatılmak, bir tür kast sistemi kurulmak isteniyor.

Gericileşme ve metalaşma

1949 yılında açılan ilk imam hatip kurslarından bugüne Türkiye’nin uyguladığı siyasal İslam politikasının son zamanlarda derinleştiği açıktır. Bu durumun yansıması gerici politikaların liselerimizde vücut bulduğudur. Kimi liselerde değişen formalarda eteğin bulunmaması ve mescitsiz okul kalmayacak söylemleri ile örneklendirilebilir.

Elbette eğitimin gericileşmesi, metalaşmadan bağımsız değil. Eğitimin metalaşması neo-liberal politikalar dolayında dünyanın pek çok ülkesinde benzer süreçlerden geçmekte. Kamu hizmeti olarak eğitim sunumunun piyasa modeli içinde ele alınması, bütçeden eğitime daha az kaynak ayrılmasıyla sonuçlanmakta.

Fransa’daki deneyim ve liseler

Paris’te sokakları dolduran birçok lise ve üniversite öğrencisi, üniversiteye girişte ve lise müfredatında değişiklik öngören yasa tasarısını protesto etmek amacıyla yürüyüş düzenledi. Sarı yelekliler eylemlerinde önemli bir etkiye neden olan liseliler, polis tarafından işkenceye maruz bırakıldı. Bununla birlikte öfke daha çok büyüdü ve binlerce liseli tekrardan sokakları doldurdu.

Fransa’da açığa çıkan arayış, burada da kendisini zaman zaman hissettiriyor. Toplumsal muhalefet içerisinde önemli bir yer kaplayan liseli gençlik, özgürleşeceği alanlar inşa etmek istiyor. Okul idaresinde, eğitim politikalarında, merkezi ve yerel düzeyde söz sahibi olmak, geleceğini kendisi inşa etmek istiyor. Böylesi demokratik, özgürlükçü bir eğitim modelini hayata geçirmek hayal değil.

Halkçı demokratik program

Liselerde laiklik mücadelesini sömürü düzenine karşı mücadeleyle birleştirmek, toplumsallaşmak, semtlerde, mahallelerde var olabilmek, topluma alternatif bir gelecek sunmak mümkün. Liselerde geleceksizlik kaygısıyla öfkelenen gençliğin enerjisiyle eğitim alanını özgürleştirilebilir.

Mevcut gerici, piyasacı eğitime karşı olmanın yetmediği bir süreçteyiz. Halkçı, demokratik eğitim anlayışı programı ile yeni bir eğitim modeli toplumun içinden filizlenebilir.