TÖP: Libya tezkeresini kabul etmiyoruz! Savaşa hayır!

İktidar bloku, iç politikada yaşadığı sıkışmışlıktan kurtulmak ve ayakta kalabilmek için; ülke içi gerilimi sürekli yükseltirken, dış politikada da savaş kartını oynamaya devam ediyor.
Geçtiğimiz süreçte “neo osmanlıcılık” hayaliyle Suriye’ye yönelik emperyalist hamleye girişen ve köşeye sıkışan iktidar; bu defa Libya’ya yönelik savaş hamleleri içerisinde.
İktidar bloku zaten bir süredir devam eden Libya’ya yönelik savaş söylemleri ile, rotasını Libya’ya çevirdiğinin sinyallerini vermişti.
Bu söylemlerini faaliyete geçirmek için Libya’ya asker gönderilmesine ilişkin tezkereyi meclis gündemine sundu. Tezkere 2 Ocakta(bugün) görüşülecek. Meclis aritmetiği göz önünde bulundurulduğunda, tezkerenin meclisten geçmesine kesin gözüyle bakılabilir.
Ayrıca iktidar blokunun, 2011’den bu yana desteklediği ve son süreçte İdlip’de köşeye sıkışan Suriye’deki islamcı çeteleri Libya’ya transfer ettiği iddia ediliyor.
İstanbul’dan kalkıp Trablus ve Misrata’ya inen uçak trafiğindeki yoğun artış, bu iddiayı doğrular nitelikte.
Suriye’yi yangın yerine çeviren cihatçı çeteler, Libya ateşini körüklemeye gönderiliyor!
Libya üzerinden devam ettirilmek istenen vekalet savaşı, ülkeyi yeni bir bataklığın içine çekiyor.
Savaş ve yıkım düzenine hayır!
İktidar, Libya’ya yönelik savaş politikalarının startını vererek, Doğu Akdeniz’de bulunan petrol ve doğalgaz rezervlerinden Türkiye burjuvazisi için pay kapmaya çalışıyor.
Öte yandan iktidar; kapitalizmin yapısal krizinin daha da çok derinleştiği; açlık, yoksulluk ve işsizliğin had safhaya ulaştığı bir dönemde, arkasındaki seçmen desteğini konsolide etmek için, savaş politikalarının yaydığı milliyetçi manipülasyonlara ihtiyaç duyuyor.
Böylece; işsizlik, yoksulluk, her gün artan hayat pahalılığı, milliyetçi manipülasyonların arkasına gizlenirken; iç politikada yaratılan gerilim yoluyla, muhaliflere yönelik baskı ve sindirme politikaları devam ettiriliyor.
Bunun yanında, faşizmi inşa sürecinde yaşadığı tıkanıklıkları aşmak için de savaş politikalarına dört elle sarılıyor.
Savaşa değil halka bütçe!
Halkın sorunlarına hiçbir çözüm üretmeyen iktidar; kurduğu işsizlik, yoksulluk, savaş düzeniyle bu sorunları daha da derinleştiriyor.
İşsizlik ve yoksulluk girdabında ayakta kalmaya çalışan halktan kesilen bütçeler; patronlara, doğa düşmanı “çılgın projelere” ve savaşa aktarılıyor.
Her geçen gün, halkın temel yaşam giderlerine yüksek zamlar uygulanırken, halka yeni vergi yükleri getirilirken; asgari ücrete uygulanan çok düşük düzeydeki zam oranı ile emekçiler açlığa mahkum ediliyor.
Sürekli artırılan savaş bütçesi, halkın sağlık ve eğitim giderlerinden, hatta yiyeceği ekmekten kesiliyor.
İktidarın gündemi bütünüyle savaşla esasında ise kendisiyle meşgulken; halk, son derece yaşamsal olan problemlerine çözüm arıyor!
Bu süreçte;
İşsizlik oranı %20’lere çıktı,
Dayatılan güvencesiz, esnek çalışma rejimi ve düşük ücretler ile vahşi bir sömürü uygulanıyor. Bu vahşi sömürü düzeni, iş cinayetlerinde çok yoğun bir artışa sebep oluyor,
İktidarın sürekli arttırdığı kadın düşmanı söylem ve politikaların yoğun etkisiyle artan kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri; savaş dönemlerinde korkunç boyutlara ulaşmış durumda,
İşsizlik ve yoksulluğun, insanları köşeye sıkıştırmasıyla, intihar oranları hızla artıyor,
İktidar ve burjuvazi iş birliğiyle yaratılan ekolojik yıkım, tüm canlıların hayatını tehdit ediyor.
Halk sürekli yoksullaşırken; yaratılan talan düzeniyle, patronların zenginlikleri çok yüksek seviyelere çıkmış durumda.
Acilen çözülmesi gereken tüm bu sorunları; sürdürdüğü politikalarla bizzat sorunların kaynağı olan iktidarın ve onun taşıyıcı olan sistemin çözmeyeceği çok açık!
Savaş ve talan düzenine karşı örgütlenelim!
Biliyoruz ki, tüm yaşamsal problemlerimizin çözümü örgütlenmekten geçiyor.
Bizlere dayatılan savaş ve talan rejimini kabul etmek zorunda değiliz.
Egemenlerin dayattığı bu düzenden çıkmanın yolu, birlikte mücadeledir.
Biz halkız! Kendi geleceğimizi birlikte kurmalıyız.
Savaşsız, sömürüsüz bir geleceğe; işçilerin, kadınların, ekolojistlerin ve ezilen halkların ortak mücadelesiyle, demokratik cumhuriyeti kurarak ulaşacağız.