TÖP: Yaşasın 1 Mayıs, Yaşasın Sosyalizm!

1 Mayıs’a dünyadaki işçiler, emekçiler ve bütün ezilenler olarak korona tehdidiyle giriyoruz. Kapitalizmin neden olduğu virüs, yarattığı diğer her türlü belasında olduğu gibi yine en çok biz işçileri, emekçileri, yoksulları ve kadınları vuruyor.

Savaş olunca biz, virüs olunca biz, deprem olunca biz, yangın olunca biz… Onlar bizim üzerimizden kazandıkları servetleriyle keyifle yaşarken, yarattıkları felaketlerin ve yıkımların bedelini biz ödüyoruz.

Onlara şatafatlı, lüks ve gösterişli yaşamlar; bizlere sefalet, ölüm, hastalık, yıkım ve felaket…

Onlara vergi afları, teşvikler, yatırımlar, garantiler, kıyaklar; bizlere ek vergi yükleri, işsizlik, yoksulluk, geçim derdi…

Korona günlerinde de, patronların servetlerine bir zarar gelmemesi için bizleri ölüme, hastalığa, sefalete ve yıkıma sürüklüyorlar. Zor duruma düşen patronlarını kurtarmak için sağlığımızdan hatta canımızdan  vazgeçmemizi istiyorlar.

İşçiler ne kadar dayanabilirse o kadar çalışsın istiyorlar. Virüs bizi yakalayana kadar onlar için değer üretelim istiyorlar.

Her gün bizlere yalanlar söylüyorlar. Virüsün kontrol altına alınmaya başladığını iddia etmeye başladılar. Bu yalanlar yüzünden sağlığımızla ilgili gerçekleri bilemiyoruz. Sermayenin kârları dönsün, sermayedarların servetlerine bir zeval gelmesin diye, milyonlarca insanın sağlığını tehlikeye atıyorlar.

Biliyoruz ki, sermayenin kurallarının hakim olduğu yerde işçi sağlığının önemi yoktur. Sermayenin hüküm sürdüğü yerde toplum sağlıklı olmaz, olamaz. Sermayenin saltanatında insanların yaşamları sermayenin para birikimi için feda edilir.

Sermayenin hakim olduğu yerde doğanın dengelerinin de bir anlamı yoktur. Toprağın altını, üstünü, ormanları, akarsuları, havayı her şeyi yok etmek onun fıtratında var.

İşçiler, emekçiler, kadınlar, gençler,

Devletler ve hükümetler sermayenin kurallarını uygulamak için varlar. Onlar bizlerin ihtiyaçlarımızı karşılamak için değil, patronların çıkarlarını savunmak için çalışırlar.

Bu düzen bizler için sömürü demektir. Bu düzen bizler için virüsler ve hastalıklar demektir. Bu düzen bizler için ölüm demektir. İş cinayetlerinin adıdır bu düzen.

Bu düzen kadınların katliamları demektir. Onların katillerinin cezasızlığı demektir.

Bu düzen doğanın dengelerinin bozularak insan yaşamının tehlikeye düşürülmesi demektir.

Bu düzen en temel sağlık hizmetlerini bile alamamak demektir. 

Bu düzen paramız yoksa çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitim alamaması demektir.

Bu düzen kadın katillerinin ve çocuk istismarcılarının affı demektir.

Bu düzen işçilerin, emekçilerin, yoksulların, kadınların ve gençlerin ezilmesi, sömürülmesi, ölüme itilmesi demektir.

Kardeşler,

Öyleyse bizlerin de kendimizi korumak için direnme hakkımız var. Başka bir düzen isteme hakkımız var.

Kendi yaşamsal ihtiyaçlarımızı karşılamak için örgütlenelim.

Sosyalizm bizlere herkesin ihtiyacının karşılanacağı bir dünya vaat ediyor.

Sosyalizm bizlere adaletli bir toplum vaat ediyor.

Sosyalizm herkese düşük çalışma saatleri altında iş, ücretsiz sağlık, barınma ve ucuz ulaşım sağlayabilir.

Sosyalizm doğanın bozulan dengelerini yeniden kurmanın imkânlarını yaratabilir.

Sosyalizm kadınların ezilmelerinin ve katledilmelerinin önüne geçebilir.

Sosyalizm yaşamı yeniden kurabilir.

1 Mayıs’ta yalnızca bu lanetli düzene öfkemizi haykıracağımız bir gün değil, başka bir düzen, başka bir dünya talebimizi dile getireceğimiz gündür.

1 Mayıs kavgaya davetin günüdür.

1 Mayıs biz ezilenlerin şölenidir.

1 Mayıs yeni bir dünyaya davet günüdür. Gelin bu davete birlikte icabet edelim. Yeni bir yaşamı birlikte kuralım.

Yaşasın 1 Mayıs, Yaşasın Sosyalizm!