Yeni Dönem Kişiliği – Pelin KAHİL

Tarihin akışındaki hızlanmaya bağlı olarak, halk güçlerinin ve işçi sınıfının önü açılıyor. Sisteme karşı gerçekleştirilen her hamle, halk güçlerine ve işçi sınıfına inisiyatif kazandırıyor. Yapılan her hamlenin etki gücü çok yüksek.

Böylesi bir süreçte, döneme uygun bir hız ve yoğunlaşmayla derinleşen her kadro, tarihin içine yerleşen-tarih yapıcı bir kişiliğe dönüşebilir.

Üst Düzey Konsantrasyon

Sıkışan sistemin hayatın çok değişik alanlarında ve farklı düzeylerde gerilimleri yükseltmesinin yarattığı olağanüstü ortamda, siyasal pratik içinde sürece müdahale edişte şaşkınlığa düşme, karmaşaya kapılma ve yönünü kaybetme gibi durumlar ortaya çıkıyor.

Ve, bu genel zaaflar kişisel yetmezliklerle birleşerek gücünü arttırıyor, devrimci kadro üzerinde bloke edici, dibe çeken ya da güçsüzlük yaratan bir etki alanı oluşturuyor.

Oysa, her aşama öncekinden daha yüksek bir yetkinlik talep eder. Hele şimdiki olağanüstü ortam, çok yönlü bir yetkinleşmeyi emrediyor.

Bu yetkinleşmenin bir yönü, kendi kişiliğini ciddiye alma ve ona yoğunlaşmadır. Diğer yönü ise, pratik faaliyetin gereklerini tespit ederek ona-özellikle de hedeflere yoğunlaşmadır.

Siyasal mücadele alanında zafere ulaşmak için mevziye kilitlenerek engelleri ortadan kaldırmak, bir mevziden diğer mevziye sıçramak gerekiyor. Bu aşamada yaşanacak dağınıklık veya öngörü zayıflığı, yenilgiye sebep olacaktır.

Konsantrasyonun süreklileştirilememesi, bilincin ve pratiğin günlük zorlamalara boyun eğerek zikzaklar çizmesine neden olacak, sonuca ulaşma ve başarmanın temposunu düşürecektir.

Çok Yönlülük

Kapitalist sistem, bireylerin düşünce süreçlerini kısırlaştırır, iradelerini güdükleştirir, kendi sorumluluklarını alamayan ve kendi gerçekliğiyle yüzleşmeye aciz bir kişilik tipolojisi ortaya çıkarır. Yaşam öyle akar ki, bireyin kendi kişiliğinin farkına varmasına ve o kişiliğinin başka bir düzeye sıçramasına engel olunur.

Devrimci kadro-militan, yaşamın akışının ortaya koyduğu sınırsız durumlar ve olasılıklarla dolu muazzam zenginliği kendi kişiliğiyle bütünleştirir. Her olaya özgü bir kavrayış ve müdahale ediş yeteneği kazanır.

Bu yeteneğe ek olarak, öne çıkmasını istediği olasılığa iradesini yükleyerek onun savaşçısı olur. Güç ve beceri sahibidir, iddialıdır, ve bu yeteneklerini pratik mücadele içinde ortaya çıkan yetmezliklerini sürekli aşarak sürekli yetkinleştirir.

Kendi kişiliğinde bulunan tembellik gibi kaba sorunları aşmanın ötesinde, onu tarihin ve toplumsal güçlerin dışına çeken ve içine kapatan duygularını öncelleme, toplumun akışını kavrayamama gibi daha zorlu sorunları da aşar. Kişiliğinin ayrıntılarına iner.

Özellikle de günümüzdeki gibi karmaşık ortamların gerektirdiği soğuk olma, mesafeli durma, anında müdahale, esnek davranma veya tutumundan taviz vermeme gibi farklı özellikleri kendi kişiliğinde inşa eder. Kendi şahsi var oluşunu toplumsal dinamiklerle, onların akışıyla ve tarihsel özgürleşme yönelimleriyle özdeşleşme zirvesine dek yükseltir.

Cüret

Cüret, hayatın içinde silikleşip kaybolmadan, gerçekliğe yön vermeye iddialı olmadır. Engin denizleri fethedip aşarak hedefine ulaşan güçlü bir yürekli olma halidir. Değersizleştirilen bütün değerlerin, halkların, işçi sınıfının öncülüğüne, toplumsal gerçekliğin siyasal ifadesi olmaya talip olmaktır.

Bu cüret, dayanaksız bir maceraperestliğin ya da boş hayallerin içinden değil; her aşamada sınanmış, bundan başarıyla güçlenerek çıkarak tarihselleşmiş bir kişiliğin ve bu kişiliğin toplumsal gerçekliğin durumunu ve akış “yönünü” doğru okuyan bir siyasal paradigmayla ilişkisinin içinden çıkıp gelir.