Bizi Bombalarla Ehlileştiremeyeceksiniz!

10 Ekim 2015 tarihinde Ankara’daki katliamla iktidarın gerçek yüzünü bir kez daha gördük. HDP kortejinin hemen yanında patlatılan bombalarla şu ana dek 128 arkadaşımızı kaybettik. Bu ilk değil. Daha önce Reyhanlı’da, Adana’da, Mersin’de, Diyarbakır’da, Suruç’ta aynı katliamları yaşadık.

7 Haziran Seçimleri öncesi bombalarla, katliamlarla ortalığı kan gölüne çevirerek bizleri “yola” getireceğini umanlar, tek başına iktidar olma heveslileri, sandıktan aldıkları sert cevapla afalladılar. HDP odağında birleşen ezilenler, yani işçiler, Kürtler, Aleviler, kadınlar, yoksullar, doğa savunucuları AKP’ye ölümcül bir darbe indirdiler.

Sokaktan gelenler, sandıkta hesap sordular. Başkanlık sistemi ve tek başına iktidar olma hevesi kursağında kalanların seçim sonuçlarıyla birlikte pes edeceğini beklemeyecek kadar iyi tanıyoruz onları. Onlarda oyun çok. Biz bunu biliyoruz. Ve nitekim hilelerle, entrikalarla aldıkları erken seçim kararıyla birlikte yine öldürmeye dayalı politikalarını devreye soktular.

Yılmadık, Yılmayacağız!

Halk hareketinin tasfiye planının yerle bir olduğunun ve emekçilerin, yoksulların, kadınların, doğanın halkçı seçeneklerinin olabileceğinin ilan edildiği 7 Haziran’da, özellikle Kürdistan’da büyük bir hezimet yaşadılar. Bu hezimeti hazmedemediler. Seçimlerin ardından hızla savaş ortamını dayattılar. İntikam alırcasına katliamlara girişildi. Suruç’ta yoldaşlarımızı katlettiler. Cizre’de, Silopi’de, Silvan’da halkı hepten yok etme denemeleri yaptılar. Çocukları katletmekten dahi çekinmediler.

Ama başaramadılar. Bombalarla, silahlarla, uçaklarla, medya organlarıyla, faşist çeteleriyle giriştikleri bu top yekûn savaş da Kürt Özgürlük Hareketini, halk hareketlerini, yoksulların öfkesini, direnişini ehlileştirmeye yetmedi.

Uluslararası arenada olsun, ülke çapında olsun birçok noktada köşeye sıkıştılar. Bu sıkışmışlığın ve artık kesinleşen yenilginin etkisiyle yine saldırıya giriştiler. Bilinmelidir ki 10 Ekim 2015 günü Ankara’nın ortasında yapılan saldırı yenilginin, çaresizliğin ve teslimiyetin ifadesidir. Yükselen halk hareketinin önünü kapatmak için yapılmış beyhude bir çabadır.

Direneceğiz!

Bizler, şu ana dek 128 arkadaşımızın öldüğü saldırının mesajını aldık. Bu saldırıyla bizleri bombalarla ve vahşetle ehlileştireceklerini umanlara cevabımız net: Bizleri şiddetle teslim alamayacaksınız. Ne Kürt halkını ne emekçileri, yoksulları, kadınları teslim alamayacaksınız. Bu saldırıyla öfkemizi daha da bilediğinizi bilin. Bu noktaya kadar direnerek geldik. Direnmeye ve hesap sormaya devam edeceğiz. Direneceğiz. Gidişiniz elimizden olacak.

Son sözümüz ortalıkta “ihmal” arayan ve suçu birkaç kişiyle sınırlamaya kalkanlara. Takındığınız tavır devletin rolünü aklamaktadır. Bu katliamın organize bir devlet katliamı olduğunu iyi biliyoruz. Suçlu finans-kapital devletidir. Tıpkı 1 Mayıs 1977’de, Beyazıt’ta, Maraş’ta, Gazi’de, Roboski’de, Gezi’de Suruç’ta olduğu gibi. Bu katliamların faillerinin hiçbirinin ortaya çıkartılmadığını, sorumlularının cezalandırılmadığını hepimiz biliyoruz.

TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK PARTİ GİRİŞİMİ