Vergilerle devletin değil sermayenin değirmeni dönüyor! – C. MALATYA

Kamu kurumlarının en güzel köşelerini verginin önemi ile ilgili sözler kaplasa da, vergi; alıcısı devletten çok sermayenin can simidi olmaya devam ediyor. Türkiye burjuvazisi, devleti aracı olarak kullanarak vergi silahıyla talanını ve yağmasını büyütmeyi hedefliyor.

Tepki geri adım arttırdı

Hükümet tarafından açıklanan ve 2018-2020 yıllarını kapsayan Yeni Orta Vadeli Program, vergi artışlarıyla dikkat çekti. Bu programa göre otomobillerden alınan Motorlu Taşıt Vergisi (MTV) 2018’den itibaren yüzde 40 artırılırken, şans oyunlarından alınan vergi iki kat artırılarak yüzde 20’ye yükseltildi. Ayrıca sigara kâğıdından Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) alınılması öngörülürken, gelir vergisi tarifesinde üçüncü dilimde bulunan emekçilerin maaşlarından alınan doğrudan vergi oranı yüzde 27’den yüzde 30’a çıkarılıyor.

Yapılan vergi artışlarına gelen tepkiler üzerine MTV’deki artış yüzde 25’e çekilirken, elde edilecek gelirin büyük kısmının Savunma Sanayi Fonu’na aktarılacağı ifade edilerek “Vatan-Millet-Sakarya” söylemiyle bu tepkiler dindirilmek isteniyor.

Dolaylı vergiler artıyor

Askeri harcamalar bahane edilse de vergi artışının esas nedeni “bütçe açığı”. Askeri harcamaların yanı sıra 16 Nisan referandumu sürecinde devletin kesesinden hesapsızca saçılan paralar, Diyanet ve Ak Sarayın bitmeyen giderleri, devasa bir bütçe açığına neden oldu. Öyle ki 2017 için öngörülen 47,5 milyar TL bütçe açığı, acilen çıkarılan torba yasayla 89,2 milyar TL’ye yükseltildi. Ve bu açığın kapatılması için bedeli ödeyecek olanlar ise üç kuruş birikimiyle otomobil alma hayali kuran, şans oyunlarıyla zenginliğe bir hamlede ulaşmak isteyen ve kaçak sigarayla derdini gidermeye çalışan emekçiler olacak.

Nitekim devlet bütçesinin yükünün zengine mi fakire mi yıkıldığını gösteren doğrudan ve dolaylı vergi arasındaki oran Türkiye tarihinde görülmemiş düzeye ulaştı. Kazanç üzerinden alınan doğrudan verginin oranı yüzde 30 iken; et, süt, benzin, ekmek, elbiseden alınan dolaylı vergi yüzde 70.

Örnek vermek gerekirse Almanya’da dolaylı vergi yüzde 28, doğrudan vergi yüzde 72; İngiltere’de dolaylı vergi yüzde 46, doğrudan vergi yüzde 54 oranında.

1 hafta içinde benzine 25 kuruş (26 Ekim’de 9 kuruş, 31 Ekim’de 12 kuruş), motorine 31 kuruş (27 Eylül’de 13 kuruş 31 Ekim’de ise 18 kuruş) zam yapılması dolaylı vergi oranının giderek artacağını gösteriyor.

Sermayenin kredisi de emekçiden

Asıl tehlike ise kapıda bekliyor. Sermayenin kredi “ihtiyacını” karşılamak için devlet hazinesi kefil gösterilerek kurulan Kredi Garanti Fonu’ndan (KGF) 344 bin firma yararlandı ve KGF’deki hazine kefaleti 220 milyara yaklaşmış durumda. Fakat kredi alan 110 bin firmanın kredi skoru B’nin altında, yani bu firmalara verilen kredilerin geri dönüp dönemeyeceği (büyük ihtimalle dönmeyecek) muamma.

Öte yandan Mart’ta kredi alanların 9 aylık ödemesiz dönemi Ocak ayında bitiyor ve Ocak’ta ödenmesi gereken kredilerin en az 50 milyar TL olduğu belirtiliyor, fakat bu miktarın ne kadarının geri döneceği de belirsiz.

Büyüyen bütçe açıklarının yanı sıra sermayenin “ihtiyaç” duyduğu kredilerin yükü de emekçilere yıkılmış durumda. Krizden çıkışı emekçilerin cebine dadanmakta gören sermayeyi durduracak olan ise MTV’deki vergi oranını düşürten emekçilerin tepkisi olacaktır.