Neo-Osmanlıcılık bitmedi daha yeni başlıyor! – Hasan FERAMUZ

Neo-Osmanlıcılık, iktidara geldiğinden bu yana  AKP’nin politikalarına, iniş-çıkışlarla olsa da, yön veren en önemli düşünce olmayı sürdürüyor. Sözcüsü olduğu sermayenin yeni pazar ihtiyacının da iteklediği bu düşünce, şimdilerde AKP’nin içeride ve dışarıda yaşadığı krizler için de bir “kurtuluş” imkânı sunuyor.

Kudüs hamaseti içeriye

Man Adaları Belgeleri ve Rıza Zarraf’ın itirafları ile içeride sıkışan AKP’nin imdadına Trump’ın Kudüs kararı Hızır gibi yetişti. Bu karara karşı gösterdiği tavırla “ümmetin lideri” olduğunu tekrardan gösterme şansı yakalayan Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı’nı (İİT) İstanbul’da topladı. Bolca tehdidinin, hamasetin havada uçuştuğu bu toplantıda İsrail’e yönelik herhangi bir yaptırım kararı alınmadı.

Üstüne üstlük bir kahramanlık edasıyla Filistin Devleti’nin başkentinin Doğu Kudüs olduğu ilan edildi!

Doğu Kudüs, Hamas’ından FHKC’sine bütün Filistin örgütlerin reddettiği, 1967 sınırlarını esas alan Filistin’in başkenti. Böylece bu karar, Mavi Marmara anlaşmasında fiilen kabul edilen, Kudüs’ün İsrail’in başkenti olduğu kararına giden yolda önemli bir eşiğin aşılması anlamına geliyor. Çünkü Batı Kudüs’ü işgal ederek ele geçiren İsrail’in bu işgalini tanıyıp “bari Doğu Kudüs Filistinlilerin olsun” diyorsanız, yarın “aslında Kudüs’ün tamamı İsrail’indir” demenizin önündeki engel nedir?

Dolayısıyla Kudüs hamasetinin dışarıdan çok içerideki “Müslüman hassasiyeti” yönelik bir içerik taşıdığı ortada.

Ceddin deden, neslin baban

Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed’in, Medine’deki kutsal emanetleri İstanbul’a getiren Fahreddin Paşa’yı hırsız olarak gösterip, Erdoğan’ın dedelerinin Müslüman Araplarla ilişkisi buydu diyerek attığı tweet Neo-Osmanlıcıları hareketlendiren bir diğer olay idi.

Bu tweete karşı, son padişah Vahdettin’in teslim ol emrine rağmen Medine’yi terk etmeyen Fahreddin Paşa’yı ceddi olarak tanımlayan Erdoğan, “Sizin ceddiniz neredeydi?” diyerek BAE’nin en yakın müttefiki Suudların İngilizlerle işbirliğini hatırlattı. Böylece Erdoğan ABD-İsrail’le işbirliğini büyüten Suudilerle BAE’nin geçmişine vurgu yaparak hem Arap dünyasına ümmetin liderinin kim olduğunu göstermeyi hem de içeriye Suudi-BAE’ye karşı Katar’a verdiği desteği meşrulaştırmayı amaçlıyor. Tabi içeriye verilen “Osmanlı’ya karşı kurulan komplolar bize de kuruluyor” mesajı da cabası.

Bitmeyen Suriye sevdası

Şam’da namaz kılma ve Esad’ı devirme rüyası El-Bab’da küçük bir alan ve Afrin’de el-Nusra’ya tampon olmayla biten AKP/Erdoğan, rüyadan uyanmak istemiyor. Son olarak Suriye’deki 15 “büyük” aşireti bir araya getirerek Arap ve Türkmen Aşiretleri Birliği’ni oluşturan AKP/Erdoğan önce Afrin’i, sonra Şam’a yönelik kutlu yürüyüşe devam etmek istiyor.

“Schengen”e karşılık “Şamgen” vize serbesti  ve “komşularla sıfır sorun” sloganıyla “yumuşak” başlayan Neo-Osmanlıcılık, Ortadoğu gerçeklerine çarptıkça giderek “sertleşiyor”.  Böylece içeriye çözüm olarak sunduğu “sertliği”, eski Osmanlıyı aratmayacak bir Neo-Osmanlıcı “sertliği” yükselterek “kurtuluş”a erebileceğine inanan AKP/Erdoğan’ın ” Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma” olasılığı çok yüksek.