Devrimci Kadronun Kişilik Çatışması – Mithatcan TÜRETKEN

Hareket halinde olan her organizma diyalektik yasalarının öngördüğü gibi biriktirme ve yadsıma süreçleri ile karşılaşır. Çeşitli toplumsal dinamikler içerisinde kendisini var etmiş olan örgütsel mekanizmalar aynı şekilde o dinamiğin tarihsel engelleri ile cebelleşirken diğer yandan hareketin öncülerinin zorlanmaları ile durmadan geriye çekilirler. Engeller, zorlanmalar veya tıkanıklıklar gelişimin en doğal süreçleri olmakla beraber, değişimin ne yönde ve kimin lehine akmakta olduğu mekanizmaların ömrü için belirleyicidir.

Yeniyi inşa etmek

Gezi güçlerinin yarattığı yeni toplumun özgürlük alanlarını, aynı neşe ve cesaretle keşfetmek, bir dönemin aşılması gereken eşiğini ifade etmekteydi. Keşfetme eşiği, paradigmasal devrimci yenilenmecilik ve zenginlik olmaksızın aşılamazdı. Son kertede düşünce ile kurucu iradenin buluşması, renksiz olan paradigmanın toplumsal yaşamın farklı alanlarında ve renkli örgütsel mekanizmalarda çiçek açmasını sağladı. Geldiğimiz noktada devrimci kadro kişiliği bir önceki dönemin kapılarını aralamış olan ‘yenileri’ içererek aşma sorunu ile karşı karşıyadır.

Bin bir emek ve çaba ile zorlanarak bulmuş olduğumuz tüm yeniler çekici, renkli ve canlı olma özelliklerini geçmişte bırakmak zorundadır. Sadece bağımlılık yaratmış olan düşünce ve davranış biçimlerinin aşılması yetmez. Geçmişte yadsınmış olan mekanizmanın ve metodun yeniden yadsınması ile devrimin güncelliği yakalanabilir. Hedef doğrultusunda güncel ihtiyaçları yenilemek ve eski kalıpları sürekli yıkıp yeniden inşa etmek Leninizm’in bize öğrettiği yöntemlerden bir tanesidir.

Tarihsel-stratejik kişilik

Tarihsel-stratejik kişilik, özgürlükçü yaşam alanını inşa etmeye çalışırken, kendisinin öznel gerçekliği eğer taktik kişilikte ya da toplumsal dinamiğin (Alevilerin, kadınların, gençlerin…) tarihsel zaaflarını aşmada somut bir nesnelliğe kavuşmuyor ise devrimci değildir. Tıpkı kısa erimli günlük planlamaların somut bir hedefe hizmet etmediği süreçlerde olduğu gibi.

Her taktik kendisine ulaşma süreci içerisinde bir stratejik hedeftir. Bizler için güncel olarak, halkın taleplerinin siyasallaşmış ifadesi olan Demokratik Cumhuriyet, kadro bilincinde somut hedef olarak kendini sürekli korumadığı müddetçe, her gün yapılmakta olan onlarca iş anlam yitimine uğrayacaktır. Güncel olanın tarihsel olanla bağlantısını kendi karakterine yansıtmış olan kişilik değerleri, inancı ve enerjisi sürekli güncel, neşeli ve dipdiridir.

Yık, Kur, Koru

Bu dönem halkçı dinamiklerin taleplerini güncel siyasette etkin ve belirleyici kılmak, örgütlenmesi noktasında iddia sahibi olup bunu güvenilir somut bir gerçekliğe kavuşturmak ve kurulmuş olanı korumak için öncülük talep etmektedir. Elbette bu heyecanlı süreçte keşifçi-kurucu-örgütçü kadro karakteri mutlak kalıcılaşmış değil ise sonuç partiyi doldur-boşaltlar ile kötürümleştirmekten öteye gidemeyecektir. Partinin bu yeni konağını, konuklar ile aşmaya çalışmak, zamanın böylesi hızlı ve değerli olduğu bir süreçte oyalanmak anlamına gelir.

Demokratik Cumhuriyet hareketinin militanın parolası; Yık, Kur, Koru olmalıdır.