Yeni Dönem Parolası: “Emek-Güç-Beceri” – Pelin Kahiloğulları

Türkiye, belirsizliklerin yoğunlaştığı ve sürekli hareket halinde olan bir sürecin içinden geçiyor. 24 Haziran seçimleriyle de AKP kendi iktidarını bir adım daha güçlendirdi.

24 Haziran’ın hemen ertesinde, “Muharrem İnce’nin de katkısıyla” toplumda bir umutsuzluk ve çaresizlik ruh hali yoğunlaştı. Seçimlerle iktidarın değişeceğini ve nefes alabileceğini düşünen milyonlar, seçim sürecinde ve gününde aktif görev aldı. İktidar tarafından yaratılan bütün baskı ve korku ortamına rağmen toplumsal güçler iktidar karşıtlığında ısrarcı oldu.

Yeni dönemin ruhu

24 Haziran seçimleri, özellikle toplumsal güçlerin bir bölümüne artık AKP  karşıtlığının ve sadece seçimlere katılımın sonuç almaya yetmeyeceğini göstermesi açısından önemli bir kırılma yaratmıştır. Önümüzdeki dönem, bu kırılmayı bir siyasal bilince ve halkın iktidarını kurma hedefiyle örgütlenmesi gerekiyor.

Faşizme yönelim hızlansa da, mücadelemizin çizgisi -toplumsal güçlerin kurucu iradesini açığa çıkarma- ve araçları da -yerel meclisler- netleşmiştir.

Parti kadroları açısından, yeni dönemin ruhu “emek, güç ve beceriyi” yoğunlaşmış biçimde yeniden inşa etmek üzerinden şekillenecektir.

Sürece uygun biçimde kadro kendi donanımını sağlarken, öte taraftan var olan parti mekanizmalarının yetkinleşmesi ve yerel meclislerin kuruluşu göreviyle karşı karşıyadır.

 Güven

Korku ve ahlaki çürümenin giderek toplumun tamamını kuşattığı bir zemin içinde hareket eden kadrolar, “kendine, yoldaşlara ve topluma” karşı ciddi bir yaklaşım içinde bulunmalıdır. Güven, kadroların bir işe atılma cesaretini göstermesini sağlar. Güven duymayı, altı boş bir söylem olmaktan çıkarma, ancak alınan sorumluluğun yerine getirilmesiyle mümkündür.

Seçimlerden sonra  birtakım solcular tarafından dillendirilen “topluma güvensizlik duyma ve toplumu aşağılama”,  kendine güvensizliğin ve kendi üzerinden sorumluluğu atmanın sonucudur.

İnşa edilen yeni toplumsallıkta, sistem, toplumsal değerleri aşındırıyor ve toplumu kapsama gücünü büyük oranda kaybediyor. Öte yandan, bir süreden beri toplumsal güçlerin “kendiliğinden hareketinin” siyasallaşmasının önü açılıyor.

Toplumsal güçlerin siyasallaşması, “gücünü kontrol edebilen ve her aşamada arttıran bir özneleşmeyi” inşa etmekle mümkündür.

Hem partiye hem de yerel meclislere katılan insanların olumlu özelliklerinin bir anda açığa çıkmayabileceğini gören yerden ilişki kurmak gerekir. Kadro, ilişki kurduğu bireye ve mekanizmaya emek verip iyi yanların olgunlaşmasını sağlamaya odaklanmalı. Aynı parti içinde omuz omuza mücadele yürüttüğü yoldaşıyla ilişki bu temelde şekillenmelidir.

“Güven duygusunun” çok yönlü kurulmasını ve istikrarını sağlamak, örgütlenmenin her düzeyde  kalıcılaşmasını sağlayacaktır.

İktidar bilinci

Herhangi bir kadro ya da toplumsal kesim sırf iktidarı istedi diye iktidar olamaz. Onu birçok belirsizliği içinden koparıp alması ve kendi kimliğinde yeniden inşa etmesi gerekir.

İşte, bir kez daha nesnel süreç, toplumsal güçlerin iktidar olasılığını gösteriyor. Esneme ya da sertleşme dönemlerine uygun mekanizmaları ve hareket etme biçimlerini kurmak ve her ana cevap üretebilecek refleksleri kazanmak belirleyici olacaktır.

Devrimin ritmine kulak verelim.