TÖP: Kavgayı tutkuyla örgütleyenler kazanacak – 2020’de Halk Kazanacak !

“Yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına…”

Bir yandan dünya çapında kapitalizmin krizi devam ederken öbür yanda bu krizin yarattığı tahribatın küllerinden doğan direnişleri, halk ayaklanmalarını gördüğümüz, karmaşık ve bütün olasılıkların aynı anda hareket ettiği bir yılı geride bırakıyoruz.

10 yılı aşkındır süren sistem krizi derinleştikçe egemenlerin daha da fazla şiddete, baskıya, zora başvurduğu; ezilenler ve egemenler arasındaki çetin savaşın kuvvetlendiği bir dönemi yaşamaya devam ediyoruz.

Özellikle 31 Mart ve sonrasında 23 Haziran seçimleri ardından şiddetlenen bir sürecin içerisine girildi.

İktidar, krizler girdabında dönerken aynı anda, kurmaya çalıştığı yeni rejim için hamlelerini sürdürdü. Ancak, seçim yenilgisi ile birlikte artık o kadar pürüzsüz bir zeminde at koşturamayacağı anlaşılmış oldu. Şiddet arttırıldı, baskı yaygınlaştı, sömürü ve talan hızlandı.

Egemenlerin iştahını kabartan yıkım, talan ve sömürü; halkların yaşamında ve hafızasında derin izler bıraktı.

Küllerin içindeki kor

Ancak biliyoruz ki yıldızlar ancak en karanlıkta parlar.

Umut da ancak umutsuzluğun içinde gösterir kendini.

Bu yıl, işte böyle, bütün umutsuzluk ve korku hegemonyasının içerisinde kendini gösteren karşı çıkışlarla sonlanıyor ve yeni bir dönemin kapıları aralanıyor.

Egemenler, sonlarını gördükçe daha da çok şiddete sarılsa da halkların ufkunda, başka bir dünya tahayyülü daha da belirginleşiyor.

İşçi sınıfı, bütün saldırıların içinden; lokal direnişler ve giderek yaygınlaşan grevlerle çıkıyor.

Henüz açıklanan asgari ücret, varsılların işçi sınıfını açlığa, yoksulluğa nasıl da ittiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

İşçi sınıfının, emek-sermaye uzlaşmaz çelişkisinin gündelik yaşama yansıyan sonuçlarının daha da farkına vardığı ve parçalı direnişleri kitlesel, örgütlü karşı çıkışlara dönüştürdüğü bir yıl önümüzde duruyor.
Kadınlar için 2019, sokaklarda, ağızların hep açık, seslerin yüksek ve öfkenin kuvvetli olduğu bir yıl oldu.

Şule Çet davasındaki kazanımdan dünyada başlayıp ülkenin dört bir yanına yayılan Las Tesis eylemlerine kadar tüm mücadeleler gösterdi ki geçtiğimiz yıl kadınlar açısından erkek egemenliğinin sislerinden arındığı, politikleşmenin arttığı ve örgütlülüğün yükseldiği bir yıl oldu.

Süreğen eylemler ve kadın grevleri de gösteriyor ki 2020, bundan daha hareketli geçecek ve kadınlar, tüm dünyada uyanan özgürleşme dalgasının öncülüğünü çekmeye devam edecekler.

Onlarca yıldır talanlardan, sömürü ve yıkımlardan doğru gündemimize giren ekolojik mücadele; 2019 yılında başlayan ve hızla yaygınlaşan iklim grevleri ile yeni bir ivme kazandı.

Kâr hırsıyla dünyayı ve insanlığı yıkıma sürükleyen kapitalizmin maskesinin grevler ve direnişlerle indiği; kitlelerin havası, suyu, toprağı ve yaşamı için mücadeleye giriştiği bir yıl oldu.

Cerattepe’de başladıktan sonra bir süre yavaşlayan ekoloji direnişleri, Kazdağları direnişi ile toplumsallaştı ve tüm ülkeye yayıldı.

Şimdilerde yapılmak istenen Kanal İstanbul yıkım projesi karşısında yükselen itiraz da halklarda uyanan ekolojik bilinci gösteriyor.

Ya kanal Ya İstanbul şiarının bu yıla damgasını vuracağı şimdiden anlaşılıyor.

Rabia Naz’ın katledilmesinden Çorlu tren katliamına, Nadira Kadirova’nın ölümünden termik santraller yasasının veto edilmesine, Şule Çet’in katillerinin cezalandırılmasından ODTÜ’deki kavaklık direnişine, barış akademisyenlerinin beraatlarından Doğa Koleji öğretmenlerinin eylemleine… Ülkenin her yerine yayılan, kaygı ve ezilmeler farklı olsa da ortak bir öfke ve talepte birleşen kitleler; 2019’a rengini verdi.

Kapitalizme karşı tüm dünyada halklar isyan bayrağını çekmeye, direnişler boy vermeye başladı…

2020’de halk kazanacak

Şimdi, dikişleri tutmadığı için dağılan dağıldıkça sertleşen ve çürüyen, halklara ölüm ve yoksulluktan başka hiçbir şey sunmayan sistem için geri sayım zamanı.

TÖP olarak 2020’yi halk güçlerinin verdiği bu sert kavgada işçi sınıfının yaşam alanlarında, kampüslerde üniversite öğrencilerinin özgürlük arayışlarında, liseli gençlerin isyanında, kadınların düzene karşı kalkışmalarında, doğanın haykırışında cisimleşen örgütlerimizle yer almanın gururunu yaşayacağımız bir yıl olarak karşılıyoruz.

Kaybedecek hiçbir şeyi kalmayan halklarla savaşan bir avuç egemenin, kar hırsı ve akrabalık, ahbap çavuş ilişkisi üzerinden yan yana gelen çıkar şebekesinin daha da sarsılacağı, kavganın sertleşeceği bir yıla girdiğimizin farkındalığıyla karşılıyoruz 2020’yi.

Toplumsal özgürleşme mücadelesinin bayrağını isyan dinamiklerinin içinde ve önünde devrimci mücadelenin onuruyla taşıyacağız.

Kavganın ancak örgütlü bir güçle ve bir program çerçevesinde kazanım yaratacağını biliyoruz.

Bu kazanım, ancak, kadınların, işçi ve emekçilerin, gençlerin ve ekolojistlerin, halkların ve inançların ortaklaşarak kurduğu Demokratik Cumhuriyet’te mümkün olacaktır.

Ve biliyoruz, 2020 örgütlenmenin, mücadelenin ve kazanımın yılı olacak.

2020’yi kazanacağız, 2020’de dünya halkları kazanacak.

Yaşasın Devrim, Yaşasın Sosyalizm!