TÖP: 2021’de Partimize, Devrime, Gücümüze Güç Katmaya!

COVID-19 pandemisi, depremler, kadın cinayetlerinin daha da artması vb. nedenlerle tarihe “felaketlerle dolu” bir yıl olarak geçecek olan 2020 yılını geride bırakıyoruz. Fakat yaşanan “felaketlerin” Allah’ın gazabı veya doğanın bizden öç almasından öte yaşadığımız kapitalist sisteminin birer ürünü olduğunu en başından ifade etmemiz gerekiyor. 

Kapitalizmin doğayı talan etmesinin bir sonucu olarak karşımıza çıkan koronavirüs, bütün dünyayı sararak sermayenin insan yaşamına yönelik yaklaşımını çırılçıplak bir şekilde ortaya koydu. 

Yetersiz sağlık hizmetleri, işçilerin çalışmak zorunda bırakılması, yaşlıların ölüme terkedilmesi vb. gösterdiği üzere sermaye, insan yaşamını hiçe saymakta hiçbir beis görmedi. Bununla birlikte sermaye bu koşulları kârını daha da arttırmanın peşinde koştu ve pandemi boyunca en zengin 10 dolar milyarderi, servetlerini 400 milyar dolar arttırdı. Türkiye’de milyoner sayısı Eylül 2020’ye kadar olan sürede 76 bin 123 kişi artarak 301 bin 564’e yükseldi. 

Şimdi ise hem dünyada hem de Türkiye’de sermaye, insanlığın ortak bilgi birikiminin sonucunda elde edilen aşılardan kâr elde etmenin peşine düşmüş durumda. Sermaye müsebbibi olduğu hastalığın bedelini işçilere, emekçilere ve halka ödetirken her fırsatı kâra çevirmeye çalışmaktan vazgeçmeyeceğini bir daha gösterdi.  

Sermayenin doğayı talanının ve kâr hırsının bir diğer göstergesi ise depremler oldu. Türkiye’de yaşanan Elazığ ve İzmir depremlerinde, sermayenin çıkarı için sürekli değiştirilen yasaların ve yönetmeliklerin yüzünden yüzlerce insanımız hayatını kaybetti. Depremden sonra ise halk kendi başına bırakılırken, halk dayanışmayla yaralarını sarabildi. 

Sermayeye hizmette sınır tanımayan AKP-MHP iktidarı hem pandemi sürecinde hem de depremde halkı kendi kaderine bırakırken, ülkenin bütün kaynaklarını zenginlere aktarmaya devam etti. Bu süreçte Merkez Bankası’nda rezervi biterken, gerçek enflasyon yüzde 20’nin üzerine çıktı. Her dört gençten birinin işsizken milyonerlerin serveti katlandı. İşçilere 2825 TL asgari ücret uygun görülürken, Cengiz-Limak-Kolin gibi şirketlere kaynaklar yağdırıldı.  

Diğer yandan Türkiye’de kadın cinayetleri artarak devam etmekte. İktidarın cesaretlendirdiği ve yol verdiği erkekler, sırtının sıvazlanacağını ve az bir cezayla “yırtacağından” emin olarak kadınlar şiddet uygulamaktan, hunharca cinayetler işlemekten vazgeçmemekte. “Rahatça” işlenen ve politik olan bu kadın cinayetlerinin en önemli sorumlusu ise İstanbul Sözleşmesini uygulamamakta ısrar eden, hatta sözleşmeden çekilmeye bile cesaret eden iktidardır.  

Tarih Bizi Göreve Çağırıyor! 

Kapitalizmin yol açtığı bütün bu “felaketlere” karşı elbette çaresiz, savunmasız değiliz. Bütün yıl boyunca kısıtlamalara, engellere rağmen işçiler, emekçiler, halklar ve kadınlar mücadeleleriyle yeni bir dünyayı kurabilmenin mümkün olduğunu gösterdiler.  

Pandemi dünya çapında kapitalizmin zaten tartışmalı olan meşruiyetini iyice bitirirken, sadece insanlık için değil, canlı yaşam için de sosyalizmin tek kurtuluşu yolu olduğunu ortaya koydu. Özellikle reel sosyalizmin kırıntılarının yanı sıra irili ufaklı sosyalizm deneyimlerinin yaşandığı ülkelerde ortaya konulan pratikler bunun ispatıdır. Bu durum devrimlerin, sosyalizmin çağını bitmek bir yana daha yeni başladığına işaret etmektedir. 

Partimiz de bu tarihsel dönemde kuruluşunu tamamlayarak 2020 yılı boyunca faaliyetlerini artan bir şekilde sürdürmüştür. 21. yüzyıl sosyalizminin paradigmasını teori ve pratik bütünlüğünde ortaya koymaya çalışan partimiz, işçi sınıfının öncülüğünde bütün anti-kapitalist alanların örgütlenmesi hedefine ısrarlı ve istikrarlı bir şekilde ilerlemeye devam etmektedir. Bu ilerleyişimizi, bir taraftan iktidarın faşizmi inşa etme sürecinde sosyalistlere yönelik baskıyı arttırdığı diğer taraftan da post-Marksist akımların kimlik ve söyleme dayalı politikalarının örgütsüzlüğü ve partisizliği dayattığı koşullarda gerçekleştirme inadımızı sürdürüyoruz, sürdürmeye devam edeceğiz.  

Tarihin insanlığın, canlı yaşamının devam edebilmesi için sosyalistleri göreve çağırdığı bu dönemde Toplumsal Özgürlük Partisi olarak, görevimizin gerektirdiği sorumluluğu yerine getirmeye 2021 yılında da devam edeceğimiz buradan ilan ediyoruz. 

Bu bağlamda bütün sosyalistleri, işçileri, emekçileri, hakları, kadınları, gençleri, ekolojistleri, LGBTİ+ bireyleri partimize katılmaya ve devrime güç vermeye çağırıyoruz. 

2021’i İşçilerin, Emekçilerin yılı olacak! 

2021’de Partimize, Devrime, Gücümüze Güç Katmaya! 

Yaşasın Devrim, Yaşasın Sosyalizm!