TÖP Çocuk Hakları Meclisi: Çekinceler Kalksın, Anadili Haktır

21 Şubat Dünya Anadili Günü.

Halklar ve diller bakımından oldukça zengin olan ülkemizde, anadili hakkının sağlanıp korunduğunu söylemek mümkün değil. Türkçe dışındaki diller ya hiç kabul edilmiyor ya da asimilasyon politikalarıyla birlikte eritilmeye çalışılıyor. Hâkim dil dışındaki dilleri yasaklayıp; konuşulup, yazılıp, yaşamasını engelleme politikaları, halkların asimilasyonunun en önemli parçası elbette. Burada, toplumdaki tüm bireyler etkilenmekle birlikte özellikle çocuklar için çok fazla olumsuz etkiye sebep oluyor.

2020 verilerine göre Türkiye’nin yüzde 17’sinin anadili Türkçe değil. Yetişkinlerle birlikte milyonlarca çocuk anadilini kullanamıyor, öğrenemiyor, geliştiremiyor ve anadilinde eğitim hakkına erişemiyor. Hak ihlallerinin boyutu günden güne yayılıyor.

Anayasa’nın, dil ile ilgili 3 ve 42. maddesinde herhangi bir düzenleme yapılmıyor. Türkiye, kültürel gelişime dair BM bildirisinin, anadili ile ilgili olan 27. maddesine çekince koymuş durumda. Aynı şekilde, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin anadili hakkına gönderme yapan 17, 29 ve30. maddesine koyduğu çekinceyi de kaldırmış değil. Çekinceleri kaldırması için gereken adımlar da atılmıyor.

Anadili Haktır

Anadili ve anadilinde eğitim hem bir hak hem politik bir taleptir.

Ülkede yaşayan her bireyin, dilini konuşmaya ve geliştirmeye hakkı olduğu gibi anadilinde eğitim hakkı da vardır. Oysa bu topraklardaki Kürtçe, Arapça, Ermenice, Lazca, Hemşince, Çerkesce ve daha birçok anadili var.

Bu kadar dil ve kültür zenginliğinin içinde milyonlarca çocuk anadilde eğitim alamıyor. Anadilini öğrenip geliştirebileceği kanallara, sosyal ve kültürel kaynaklara, sanatsal etkinliklere, kitaplara vs. erişemiyor. Ev dışında anadilini göremeyen ve dili nedeniyle ayrımcılığa, zorbalığa, baskıya ve ırkçılığa maruz bırakılan çocuklar başta özgüven ve konuşma sorunu olmak üzere pek çok problemle baş başa bırakılıyorlar.  Bir diğer önemli problem ise anadilini görmeyen çocukların duygu ve düşüncelerini ifade etmekteki kısırlık. Duygularını ve düşüncelerini ifade edemeyen çocukların hem kişilik bütünlüğünün oluşması zorlaşıyor hem de kendi fikirlerini ifade etmekte zorlandıkları için özne olmalarının önünde ciddi engeller oluşuyor. Ayrıca anadilini öğrenemeyen ve okula uyum sürecinde zorlanıyor, dışlanıyor. Çocukların yaşadıkları sorun sanki bir “mental sorun”muş gibi gösteriliyor ve okuldan, eğitimden uzaklaşıyorlar.

Anadilinde eğitim, bugün en temel insan haklarındandır. Anadili önündeki engeller ve çekinceler, sadece eğitim hakkı ihlali değil, bir bütün olarak çocuk haklarının ihlalidir. Yasalar yoluyla, fiilen engellenmesi ya da koşullarının organize edilmemesi kabul edilebilir değildir. Devletin, ülkede yaşayan tüm halkların anadilini kullanması ve dilinde eğitim alıp, onu geliştirebilmesi için çalışmalar yapması, bunun önünü açması gerekir. Oysa Türkiye’de durum tam tersi yönde ilerlemektedir.

Yaşadığımız dünyanın güzelleşmesi, çocukların da özneleşmesi için, çocukların katılımının önünün açılması ve kendi fikirlerini, duygularını özgüvenli bir şekilde söyleyebilen güçlü çocuklara ihtiyacımız var.

Dünya Anadili Günü’nde diyoruz ki: Sözleşmelerdeki çekinceler kaldırılmalı, Anayasa’daki ilgili maddede düzenleme yapılmalı ve diller önündeki engeller kaldırılmalı ve ülkedeki tüm anadilleri Anayasal güvenceye alınmalıdır.