TÖP Kent ve Ekoloji Meclisi: İklim krizi tüm yaşamı tehdit ediyor

Gezegen bir süredir aşırı iklim olayları ile sarsılıyor. Sermaye doğaya yönelik saldırılarını büyütürken, gençlik iklim grevleriyle yaşanabilir bir dünya hayalini seslendiriyor. 2000’lerin başında “küresel ısınma” ismiyle bir süreç gibi yansıtılan dönem şimdi gezegensel bir krize dönüştü. Bu krizin çok sayıda etkisiyle karşı karşıya kaldık.

Aşırı iklim olayları, hava kirliliği, ani sıcaklık artışı veya soğuk hava dalgaları. Buzulların erime eğilimi ile birlikte açığa çıkan felaket senaryoları.

İklim Göçmenleri
Dünyanın birçok noktasında iklim krizinin doğrudan ve dolaylı etkilerine bağlı olarak yoksul halklar göç etmek zorunda kalıyor. Ekolojik yıkımın açığa çıkardığı tüm sorunlar, insanların sınıfsal konumlarına göre farklılık gösteriyor. Temiz hava, sağlıklı gıda, depreme dayanıklı evler, hastalığa karşı güvenli aşı dünya nüfusunun büyük çoğunluğu için erişilemez halde. Dünya nüfusuna oranla bir avuç zengin için yapılan üretim faaliyetleri, yoksulların yaşamını tehdit ediyor.

Sermaye daha fazla kâr için doğaya yönelik sömürüsünü arttırıyor. Termik santraller ile ucuz enerji ihtiyacını karşılarken fosil kaynakları kullanarak hava kirliliğini büyütüyor. Kentler beton ve asfalt gibi malzemeler ile kaplanarak yaşanmaz hale getiriliyor.

Tüm bu gelişmelerin ortasında sermaye  temsilcisi olan devletler Paris İklim Zirvesi’nde olduğu gibi zaman zaman yan yana gelerek “sözde” alınması gereken önlemleri konuşuyorlar.

Sermaye temsilcileri gezegenin ısınma eğilimini, iklim krizini durdurmak için yapılması gerekenleri çok iyi biliyorlar. Ancak üzerinde oturdukları vurgun düzenini kaybetmek istemiyorlar. Doğayı sonu gelmez, tükenmez bir kaynak olarak görmeye devam ediyorlar.

Türkiye ise iklim krizinin etkilerinden en fazla etkilenen ülkelerden biri olmasına rağmen, en duyarsız iklim politikasını izliyor. Tanımı daha net ortaya koyalım; Türkiye’nin bir iklim politikası yok.

Ormanlar, akarsular yandaş şirketlere peşkeş çekiliyor. Termik, hidroelektrik, jeotermal, rüzgar, nükleer santral tehdidiyle tüm şehirler kuşatılıyor. Madencilik faaliyetleri ile toprağın altı üstüne getirilip rant çarkları döndürülüyor. Hayvanlar sistematik şiddet ve sömürü düzenine maruz bırakılıyor.

Anti-kapitalist iklim mücadelesini büyütelim
Ortaokul ve lise öğrencilerinin geleceğine sahip çıkma isteğiyle ortaya çıkan iklim grevleri herkese yol gösteriyor. Bu eğilimin anti-kapitalist bir biçimde sistemin yıkıcı etkilerini durdurabilmesi mümkün.