TÖP Çocuk Hakları Meclisi: Çocuk İşçiliği Yasaklansın

12 Haziran, Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü.
Çocuk işçiliği; hala az tartışılan, üzerine düşünülüp ciddi adımlar atılmayan, politikalar üretilmeyen gerçekliklerden biri. Yeni bir sorun da değil üstelik.
Dünyanın geneline baktığımızda, değil bu sorunla mücadele etmeyi, sorunun giderek yaygınlaştığını ve hatta çocuklar üzerindeki iş yükünün arttığını görüyoruz.
Biz biliyoruz ki, çocukların çalışması kapitalizmle başlamadı. Ancak kapitalist sistemle birlikte uzun saatler boyunca, düşük ücretle, zor koşullarda ve güvencesiz çalıştırılan çocuk işçiler ordusu oluştu.
2019 rakamlarına baktığımızda, dünyada 150 milyondan fazla çocuk işçi olduğunu görüyoruz. Her 10 çocuktan biri çalışıyor ve bu 10 çocuğun 8’i güvencesiz çalıştırılıyor. Resmi olmayan sonuçlar bunun çok daha fazlası olduğunu gösteriyor. Bunun yanında, çocukların çoğunluğu ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılıyorlar ve daha az ücret alıyorlar. Dünyada çocukların yaygın olarak çalıştırıldığı sektörlerin başında ise kahve endüstrisi geliyor. Daha sonra maden, tarım, sanayi, hizmet gibi alanlar…
*
Türkiye’nin de çocuk işçiliği karnesi oldukça kötü.
Kapitalizmin krizi derinleştikçe ucuz, esnek ve güvencesiz çalışma yaygınlaştı; üzerine pandemi de eklenince, sermayedarların ucuz işgücü arayışı hızlandı. İşsizlik ve yoksulluk derinleşti.
Çocuk işçiliği de yoksullukla doğrudan bağlantılı. TÜİK geçtiğimiz yıl Nisan ayında çocuk işçiler ile ilgili verileri açıklamıştı. Buna göre; Türkiye’de 720 bin civarında çocuk, başta tarım sektörü olmak üzere, sanayi, hizmet gibi alanlarda çalışıyorlar. Elimizde resmi kaynaklar dışında net veriler yok ancak bu sayılarda mevsim etkisinin olduğunu (özellikle tarımda etkili bir değişken), kayıtsız çalışanların bu verilerde yer almadığını ve son yıllarda özellikle de Suriye ya da Özbekistan’dan göç eden mülteci çocukların, yani çoğunlukla nüfusa kayıtlı olmayan çocukların çalıştığını düşünecek olursak aslında bu rakamın açıklananın en az iki katı olabileceğini söylemek mümkün. Şimdi buna bir de 1 yıldan uzun zamandır devam eden pandemi koşullarını, derinleşen yoksulluğu ekleyelim! Ülkemizde tahminen 4 milyon çocuk işçi mevcut.
Çocuk işçi sayısının bu kadar fazla olmasının ana sebebi yoksulluk demiştik. Yoksulluğun nedeni de tabii ki kapitalist üretim ve bölüşüm ilişkileri. Bu sistem içerisinde, işçi ve emekçi çocukları, hane içine giren gelir azaldıkça daha fazla çalışmak zorunda kalıyorlar.
Çocukların işçileşmesinde savaşlar, göç, afetler de en az ekonomik kriz kadar etkili oluyor. Özellikle köyden kente göçler sonucunda işçileşen ve giderek yoksullaşan ailelerin çocukları küçük yaşlarda, -en iyi ihtimalle henüz lise çağındayken- ağır işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Türkiye’de son birkaç yıl öncesine kadar kentlerde özellikle yoksul Kürt ailelerin çocukları çalışmak zorunda kalıyordu. Şimdilerde mülteci çocuklar da buraya eklemlendiler.
*
Bu gerçekle mücadele etmek adına içlerinde Türkiye’nin de imzacısı olduğu pek çok uluslararası sözleşme var. Başta Çocuk Hakları Sözleşmesi olmak üzere birçok sözleşme aslında belli yaşlarda çalışmanın yasaklanmasını söylüyor. Burada sözleşmelere göre yaşlar değişebiliyor.
Türkiye’de çocuk işçilerin çalıştırılmasına ilişkin mevzuat 4857 sayılı İş Kanunu ve Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikle düzenlenmiş. Hukuki çerçeve, temelde 14 yaşını doldurmuş çocukların okullarını aksatmaması koşuluyla, güvenli iş ortamında ve hafif işlerde çalıştırılmasına izin vermekle birlikte çok açık bir biçimde maden ocakları, kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi alanlarda çalıştırılmasını yasaklıyor.
Biliyoruz ki bu sözleşmeler çocuk işçiliğinin bitmesini sağlamıyor ve herhangi bir yaptırım da uygulamıyor. Türkiye’de, pek çok konuda olduğu gibi bu noktada da sermaye tarafında duran devlet, çocuk işçiliğini bitirmek için sorumluluklarını yerine getirmiyor.
*
Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan biri de çocukların çalışması ile işçileşmelerinin aynı şey olmadığı. Çocukların, bedensel, ruhsal ve psiko-sosyal gelişimlerini, eğitimlerini engellemeyecek, çocukluk dönemlerinden ve oyunlarından çalmayacak biçimde, gelişimsel dönemlerine uygun, hafif ve güvenli işlerde çalıştırılması uygun görülebilir. Ailelerine yardım edebilir, öğrenebilir, buralardaki işlere katılıp toplumsal yaşama dâhil olabilirler.
Burada yasaklanması gereken çocukların bu sistem içerisinde işçi olarak çalıştırılıp, sömürülmeleri ve sermayenin çarklarına dâhil edilip çocukluklarını hızlıca yitirmeleri. Sırf çocuk oldukları için daha kolay, daha hızlı ve ucuza işçileştirilmeleridir.
Çocuk işçiliği tamamen yasaklanmalı ve çalışmak zorunda kalan çocukların ailelerine gelir desteğinde bulunulmalıdır.
Çocukların özne olduğu, özgür ve eşit yaşadıkları bir dünya için mücadelemiz sürecek.