6-7 Eylül Pogromlarının Failleri Suç İşlemeye Devam Ediyor

6-7 Eylül 1955’te gerçekleşen şiddet, yağmalama ve saldırılar, organize suç şebekelerinin ne ilk ne de son suçu oldu.

İstanbul, İzmir ve Ankara’da, yalan haberlerle hedef gösterilen Rum, Ermeni ve Musevilerin ev ve işyerleri, yağmalandı. İbadethaneleri ateşe verildi. Kadınlar tecavüze maruz bırakıldı. En az 15 kişi de katledildi, yüzlerce kişi yaralandı. Yıllar sonra devlet görevlileri bunun bir “tertip” olduğunu pişkince itiraf ettiler.

Devlet, medya, faşist kitle üçgeninin ne ilk ne de son tezgahı idi bu. Maraş, Çorum, Sivas, Gazi katliamları da aynı suç şebekesi tarafından organize edilmişti. Bugün aynı organize suç şebekesi benzer provokasyonlar ve pogrom girişimleri ile ayakta kalmaya çalışıyor. Suriyeli ve Afganistanlı göçmenlere, Kürt halkına ve Alevilere yönelik benzer provokasyonlar organize ediliyor. En son Altındağ’da yaşanan pogrom, Meram’daki katliam, HDP İzmir binasına yönelik gerçekleştirilen saldırı bunun bir kanıtıdır.

Bu suç şebekesi ayakta olduğu sürece halklar her an tehdit altındadır. 6-7 Eylül’ün 66. yıldönümü vesilesiyle yaşamını yitirenleri bir kez daha anıyoruz. Pogromun ardından ülkeyi terk etmek zorunda kalan Rum, Ermeni ve Musevi halkları unutmadık.

Ülkedeki halkların varlıklarını korumalarının, kendi dinsel ve etnik kimliklerini özgürce yaşamalarının garantisini, demokratik halkçı bir cumhuriyeti hep birlikte kuracağız.