10 Ekim Rejimine Karşı Demokratik Cumhuriyet Mücadelesini Yükseltelim!

Bundan 8 yıl önce on binlerce insan barış şiarını yükseltmek için Ankara’da bir araya geldi. Bugün yakıcı biçimde güncelliğini koruyan barış talebi o gün iktidarın verdiği cevapla kana bulandı: 104 ölü, yüzlerce yaralı.

7 Haziran seçimleri ile iktidarı kaybeden AKP’nin 1 Kasım’daki seçimi kazanma stratejisi patlayan bombalar, dökülen kan, ölüm ve savaştı. O gün yürünen yol, bugün faşizmi kurumsallaştırma çabaları olarak devam ediyor.

Bugün ülke içinde yaşanan vahşi sömürü ve baskı ortamı ülke dışında yükseltilen savaş naraları ile destekleniyor. Savaş artık uzak bir tehdit değil. Dünyada yaşanan hegemonya krizi ve bunun beraberinde Ukrayna-Rusya savaşından beslenen gerilimler ile savaş bölgesel olmaktan çıkıp hızla küresel bir boyuta doğru evriliyor.

Sınırlarımızda Ermenistan’dan Suriye’ye kadar uzunca bir hat üzerinde devam eden gerilim fiili müdahaleler ile sıcak çatışmalara dönerken bölge halkları da saldırılardan nasibini alıyor. Hakan Fidan’ın açıklamaları sonrası sivil yerleşimlerin de hedef olarak görülerek Rojava’nın bombalanması içinde bulunduğumuz dönemde barış talebinin ne kadar yaşamsal olduğunun da kanıtıdır.

Geçtiğimiz günlerde Filistinlilerin İsrail’e yönelik başlattığı saldırı ile sıkıştırıldıkları cendereden çıkarak işgal edilen topraklarını geri kazanma mücadeleleri bu küresel hegemonya krizinden bağımsız düşünülemez.

Birbirinden bağımsız gibi görünen ama hepsi birbirine bağlı çatışmalar büyük bir savaşa doğru gidiyor. Özellikle yaşadığımız bölgede kimse bu sürecin dışında değil. Yarın her yanı yakan bir savaşın içine girilmeyeceğinin garantisi yok.

İşte bundan 8 sene önce Diyarbakır ile başlayıp Suruç ile devam eden ve 10 Ekim 2015’te Ankara’da barış isteyen binlerce insana yapılan saldırının ardından AKP’nin tekrardan kazandığı iktidar ve ülkenin sokulduğu savaş yolu. Bu yolun tüm yükü yoksul ve emekçi halkın sırtındadır.

Dünya bu hegemonya krizinde hızla büyük bir kaosa doğru giderken bu kaosun içinden çıkacak yegane kurtuluş umudu halkların özneleştiği özgürlük mücadelesi olacaktır.

10 Ekim katliam ile beslenen rejimin adıdır. 10 Ekim’de katledilenlerin hesabının sorulma süreci bu savaş iktidarının çözülme süreci ile özdeştir. 10 Ekim rejiminden çıkış demokratik cumhuriyetin inşası ile mümkündür.

Kaybettiğimiz canlarımız için, onurlu bir barış ve özgür, eşit yarınlar için demokratik cumhuriyet mücadelesini yükseltelim.