TÖP: Kanal İstanbul Projesine Karşı Mücadele Edelim

Siyasal iktidar bozulan dengelerini onarmak ve ayakta kalmak için bilindik politikalara başvuruyor. Bir yandan İdlib’te iyice köşeye sıkışınca bu kez rotasını Libya’ya çevirerek yeni bir bilinmezliğe saplanıyor, diğer yandan bolca yıkım ve felaket getirecek doğa ve insanlık düşmanı projeleri gündeme getirmeye devam ediyor.

Bizim Kaynaklarımızı Sermayeye Dağıtıyorlar

Kanal İstanbul birçok noktadan karşı çıkılması gereken son derece yıkıcı ve geri dönüşü imkânsız bir projedir.

Evvela ülke genelinde işçilerin ve yoksulların büyük bir geçim derdine düştükleri, işsizlik, yoksulluk ve borç batağında çırpındıkları bir ortamda Erdoğan çıkıp “Masrafı gerekirse hazineden karşılarız” şeklinde bir çıkış yapıyor.

Halktan alınan vergilerle oluşturulan bütçeden halka son derece düşük bir kısım düşerken, şirketlere milyonlarca TL peşkeş çekilmesi kabul edilemez. Daha önce yine halkın paralarıyla finanse edilen ve salt rant amacı güden üçüncü köprü, üçüncü havalimanı gibi projelerden biliyoruz ki, Kanal İstanbul bizlerin değil, sermayedarların ihtiyaçları için gündeme sokuluyor.

Bu Bir Yıkım Projesidir

Kanal İstanbul büyük bir ekolojik yıkım projesidir. Hâlihazırda İstanbul’un elde kalmış son doğal ekosistemlerinin katili olarak anılmayı çoktan hak etmiş olan siyasal iktidar bu ünün hakkını vermeye devam ediyor. Kanal İstanbul projesi birçok uzmanın birçok konudaki uyarıları dikkate alınarak derhal iptal edilmelidir.

Çünkü kanalın açılmak istendiği hat, su ve tarım havzalarının yanı sıra İstanbul’un son ormanlık bölgelerinden bir tanesi konumunda.

Kanalın açılması durumunda sular tuzlanacak ve içilemez duruma gelecek, ormanlık alanlar yok edilecek ki bunun için 20 bin futbol sahası büyüklüğünde bir ormanlık alanın yok edileceği hesaplanıyor.

Bölgenin su havzalarından olan Terkos Gölünde büyük miktarda su kaybı yaşanacağı, bu kaybın 375 milyon metreküp olarak ölçüldüğü DSİ kaynaklarınca ortaya konmakta.

Yine DSİ’nin raporuna göre proje gerçekleşirse İstanbul’un Avrupa yakasının su ihtiyacını karşılayan barajlarda yüzde 64’e varan bir azalma yaşanacak.

Her Şeye Düşman Çılgın Proje

Akıntıların düzenini bozacak, deniz ekosistemini katledecek, kuşların göç yolunu bozacak, deprem bölgesinde olması sebebiyle her zaman tsunami riski yaşatacak olan proje, aynı zamanda Marmara Denizi’nin daha da kirlenmesine ve oksijensiz kalmasına neden olacak.

Proje ayrıca büyük bir nüfus hareketi yaratacak, nüfus ile istihdam arasında ciddi bir dengesizlik oluşacak.

Proje, nereden bakarsanız bakın her şeye, herkese düşman bir proje.

Projenin bir yerel proje değil, devlet projesi olduğunu iddia ederek projeye karşı çıkanları akıllarınca vatana ihanetle suçluyorlar. Bizler devletin hangi kesimlere hizmet ettiğini iyi biliyoruz. Yalnızca nüfusun küçük bir bölümüne getireceği rant ve vurgun olanağı sebebiyle İstanbul halkına dayatılan bu proje derhal iptal edilmelidir.

Doğaya ve yaşama sahip çıkmak, kaynaklarımızın denetiminin bizlere devredilmesini güvence altına almak için mücadelemizi büyütelim.

Kanala da vurguna da ranta da karşı çıkalım.

Yerel yönetimler üzerindeki denetimimizi arttırmak, kendi yaşam alanlarımız ve kendi yaşamlarımız ile ilgili kararları güvence altına alacak demokratik bir cumhuriyet için mücadele edelim.