TÖP: Baskılarına Hız Veren İktidara Karşı Halkın Barajını Örelim

Yokuş aşağı gittikçe daha çok gaza basan bir iktidar koalisyonu ile karşı karşıyayız. Frene bastıkları takdirde arabadan atlayanlar olacağı gibi şarampole yuvarlanacaklarının da farkındalar. Diğer yandan arabanın benzini tükenmekte, zorlanan arabanın çeşitli yerlerinden “ilginç” seslerin gelmesini de engelleyemiyorlar. O zaman ne yapmalı? Daha da hızlanmalı!

Kitlesel desteği günbegün eriyen, toplum nezdinde meşruiyeti kaybolan AKP/Erdoğan’ı “normal” zamanında yapılacak seçimle yenmeyi düşünen Kılıçdaroğlu’na bile tahammül edilemiyor artık. Üstelik sadece soruşturmalarla, davalarla, hapisle değil mafyatik güçlerle tehdit ediyorlar.

Bu da yetmiyor. Belediye Başkanı seçildiğinden bu yana belediyedeki yolsuzluk, talan dosyalarını anmayan, her fırsatta İstanbul’un “sorunlarını” konuşmak için “başkan”dan randevu isteyen İmamoğlu IŞİD’le tehdit ediliyor.

İçişleri Bakanlığı zamanında “faili meçhullere” yol veren, sivil halka karşı suç işleyen üniformalılara kol kanat keren Meral Akşener ise “eski” arkadaşları tarafından “içeriden” baskılanıyor.

Görülüyor ki iktidar, kendisine “normal” zamanda yapılacak seçime kadar zaman tanıyan “muhalefetin” ikramını geri çevirme niyetinde değil. Hatta seçimde “yarışacak” muhalefet bırakmayarak muhalefeti de “rahatlatmaya” çalışıyor!

İktidar koalisyonu “düzen” içi güçlere yönelirken devrimci, demokrat güçleri de ihmal etmiyor. Son günlerde yüzlerce HDP’li gözaltına alınıp tutuklanırken devrimci, sosyalist güçlere yönelik baskılar da gün geçtikçe artıyor. İktidarın devrimci ve halkçı güçlere yönelik baskısını arttırmasının altında ise halkın tepkisinin yayılarak büyümesi yatıyor.

Pandemi sürecini başından beri yönetemeyen, bütün sorumluluğu ve bedeli halkın üstüne yükleyen iktidar, vaka ve ölü sayılarının artmasına rağmen “düzenini” bozacak hiçbir önlem almamaya yeminli.

Cengiz, Limak, Kolin gibi holdinglere, Koç, Sabancı gibi doymak bilmeyen sermayeye vergi afları getirmekten çekinmeyen iktidar, işçilere ve emekçilere en temel ihtiyaçlarını giderecek geliri sağlamaktan imtina ediyor. Bununla da kalmıyor, tam kapanmanın gerçekleştirilmesi yerine dostlar alışverişte görsün misali “yarı kapanma” ile işçilerin ve emekçilerin zorla çalıştırılmasına yol veriyor.

Halkı, sıtmayı bile çok görüp doğrudan ölüme razı etmeye çalışan iktidara karşı halkın yaşamını savunma zamanı.

Bunun için de en temel taleplerin sesini yükseltelim.

Halkın sağlığı için, TTB’nin mutlaka yapılması gerektiğini söylediği 28 günlük tam kapanma sağlanmalıdır.

Tam kapanma süresince başta işçi sınıfı ve yoksullar olmak üzere herkese gelir güvencesi sağlanmalıdır.

Kapanma, başta sağlık emekçileri olmak üzere işçi sınıfının yaşama güvencesini sağlayacak şekilde organize edilmelidir.

Yapılacak olan aşılar herkese ücretsiz bir şekilde sunulmalıdır.

En temel taleplerimizi gerçekleştirmek için, iktidarın baskılarının üstesinden gelebilmek için halkın barajını örelim, mücadeleyi yükseltelim!