Toplumsal Özgürlük Partisi Hatay İl Sözcüsü Hasan Özgün: Hatay Halkı Salgın Karşısında Kaderine Terk Ediliyor

Koronavirüs salgınının yayılışını durdurmak için hiçbir önlem alınmıyor, halkımız hastalık ve ölümle baş başa bırakılıyor. Salgının yarattığı acı gerçeklerin üzeri yalanlarla örtülemiyor.

Salgının artış oranı bakanlık tarafından yüzde 125 olarak açıklanırken, yoğun bakımların doluluk oranlarının da yüzde 86 olduğu açıklandı. Ancak biliyoruz ve görüyoruz ki yoğun bakım doluluk oranı yüzde 100’e ulaşmış durumda. Yoğun bakımda yer bulamayan hastaların ne yazık ki yaşamlarını yitirdiklerine tanık oluyoruz. Devlet hastanelerinin yoğun bakım ünitelerinde, servislerde ve hatta acil servislerde yaşanan yoğunluktan ötürü hasta kabulü yapılamaz duruma gelindiği açıkça görülüyor.

Salgının yarattığı yıkım karşısında kahramanca, canla başla mücadele eden, bu uğurda canlarını ortaya koyan, gündelik hayatlarından tamamen soyutlanarak tüm enerjilerini salgınla mücadeleye adayan sağlık emekçilerinin talepleri ve ihtiyaçları görmezden geliniyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi kendi kaderine terk edilen halkla sağlık emekçileri karşı karşıya getiriliyor. Bu durum zaman zaman sağlık emekçilerine karşı şiddet olarak ortaya çıkıyor.

Bu tabloyu yaratanlar egemenlerdir. Bir avuç zenginin servetinin korunması uğruna, kapitalist mal ve hizmet dolaşımının artması uğruna işçiler, emekçiler, yoksullar salgına feda edildi. Sağlık örgütlerinin ısrarlı uyarılarına rağmen aceleyle “normalleşme”yi hayata geçiren siyasal iktidar, ölümlerin, hastalıkların, sağlıkta şiddetin esas sorumlusudur.

Büyük sermayedarlara hibe ettikleri milyarlarca TL’lik teşvikler, köprüler, otoyollar, havalimanları için verdikleri yolcu garantileri, sermaye devi şirketlere getirdikleri milyarlarca liralık vergi afları, varlık fonunda biriktirdikleri milyarlar, halkın cebinden toplanan vergilerle sergiledikleri lüks yaşam… Bütün bunlar bu yıkıcı salgın tablosunun gerçek nedenidir. Bizlere sağlık, eğitim, ulaşım, barınma hakkı olarak dönmesi gereken devasa paralar sermayedarlar için harcandı.

Şimdi soruyoruz, Defne gibi, Arsuz gibi büyük ilçelerimizde neden kamu hastaneleri yok? Soruyoruz, salgın ortaya çıkalı 9 ay olmasına rağmen neden kamu kaynakları yoğun bakım ünitelerinin güçlendirilmesi için harcanmadı? Soruyoruz, neden halkımız özel hastanelere binlerce TL’yi bulan yatak paraları, yüzlerce TL’yi bulan test paraları ödemek zorunda kalıyor? Neden her gün onlarca insanımız koronavirüsten dolayı ölüyor?

Sakın halkın cebinden topladıkları milyarlarca TL’lik vergileri Cengiz’leri, Kalyon’ları, Ağaoğlu’nu, Koç’u, Sabancı’yı ihya etmek için kullandıklarından olmasın?

Artık yeter diyoruz. Pandeminin ulaştığı boyutu ciddiyetle ele alıp bölgemizde başta Defne ve Arsuz olmak üzere ihtiyaç gerektiren bütün yerlere ihtiyacı karşılayacak kapasite ve donanımda pandemi hastaneleri kurulmalıdır.

Vakit kaybetmeksizin derhal bütün özel hastaneler kamu hastanelerine dönüştürülmelidir.  Sosyal güvencesine bakılmaksızın herkes düzenli testlerden geçirilmelidir.

Sağlık emekçilerinin istihdamı hızlandırılmalıdır, çalışma koşulları daha da geç olmadan iyileştirilmelidir.

Pandemi sebebi ile işsiz kalan herkesin temel geçimini sağlayacak destek devlet tarafından verilmelidir. Acil işler haricinde bütün işletmeler kapatılmalı, en az üç haftalık bir kapanma ile birlikte ücretli izinler devreye sokulmalıdır.

Pandeminin başından bu yana sarayın talimatları ile işleyen etik ve bilimsel değerleri hiçe sayarak çalışan Sağlık Bakanı istifa etmelidir. Bunun yerine emek ve meslek örgütleri temsilcilerinden oluşan, pandeminin boyutu konusunda bilimsel ve şeffaf bilgileri kamuoyu ile paylaşacak bir heyet oluşturulmalıdır.

Canlıların sağlığını hiçe sayan ekonomiyi önceleyen politikalardan vazgeçilmeli, tüm canlıların sağlığını koruyacak bilimsel, acil tedbirler hayata geçirilmelidir.

TÖP Hatay il örgütü olarak, parti üyelerimiz ve parti dostlarımızla halkımızın yanındayız. Ölüme ve yoksulluğa terk edilen halk sahipsiz değildir. İktidarın bize dayattığı ya yoksulluk ya ölüm kıskacını reddediyoruz. Dayanışma ve mücadele ile bu sorunun üstesinden gelebiliriz. Bunun için ilçe ilçe ve mahalle mahalle dayanışma meclislerini örgütlüyoruz.  Dayanışma meclisleriyle omuz omuza vererek bu süreci birlikte atlatabiliriz. Halkımızı dayanışma meclislerine güç vermeye ve salgına karşı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.