TÖP: Sağlık Haktır, Herkese Güvenceli Yaşam

Sağlık politikaları iflas ederken, halk ve sağlık emekçileri kendi kaderine terk edildi. Bir yandan halk, salgının yarattığı yıkım koşullarında ölüm, açlık ve hastalıkla baş başa bırakılırken, diğer yandan sağlık çalışanları çok büyük bir hızla yayılan hastalıkla mücadelede kurban ediliyor.

Bütün bunları sırf ekonominin çarkları dönsün, zengin bir azınlık servetini büyütmeye devam etsin diye yapıyorlar. Büyük bir kesimin canı ve sağlığı küçük bir azınlığın çıkarı için feda ediliyor. İşçiler, emekçiler, yoksullar eve kapanıp yoksullaşmak ve işsiz kalmak ile işe gidip hastalığı kapmak, ölmek ya da hastalığı yakınlarına bulaştırmak arasında bırakıldı. Ayrıcalıklı bir azınlık dışında hiç kimsenin güvenceli bir şekilde eve kapanma lüksü yok. Dolayısıyla salgın altında kapitalizmin çarkları döndürülmeye devam ediyor.

Bu böyle gitmemeli diyen herkesi kampanyamıza ses vermeye; işçilerin, yoksulların, sağlık emekçilerinin taleplerini hep birlikte dillendirmeye çağırıyoruz.

Salgınla etkili bir mücadele için Türk Tabipler Birliği’nin 28 günlük tam kapanma çağrısı derhal uygulanmalıdır. Bu kapanmada elbette acil ve zorunlu işler dışarıda bırakılmalıdır. Ancak daha da önemlisi, bu kapanmanın ekonomik maliyeti devlet tarafından karşılanmalıdır.

Herkese gelir güvencesini içine alacak bir dizi ekonomik önlem paketi hazırlanmalıdır. Ücretsiz izin uygulamasının yasaklandığı, ücretli izne herkesin erişebileceği düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Doğalgaz, elektrik, su, telefon, internet gibi hizmetlerin giderleri ücretsiz olmalıdır.

Aşıya erişim konusundaki tüm şüpheler giderilmelidir. Bilimsel ve etik kurallarla ruhsatlandırılmış aşılar herkese ücretsiz uygulanmalı, uygulama konusundaki sınıfsal ayrım ortadan kaldırılmalıdır. Yoksulların aşıya erişimleri derhal sağlanmalıdır.

Salgınla kahramanca, canla başla savaşan ve bu uğurda ağır bedeller ödeyen sağlık çalışanlarının tüm talepleri yerine getirilmelidir. Covid-19 meslek hastalığı sayılmalı, aşılama konusunda öncelik sağlık çalışanlarına tanınmalıdır. Öte yandan sağlık emekçilerinin salgınla mücadele edebilmelerinin en temel koşulu tam kapanmadır. Tam kapanma sağlanmadan, sağlık emekçilerinin sırtlarına yüklenen salgın yönetimi terk edilmelidir.

Sağlık hizmeti verme konusunda birer ucubeye dönüşen özel hastaneler ve şehir hastaneleri kamulaştırılmalı, sağlık paralı bir hizmet olmaktan çıkarılmalıdır.

Bir diğer nokta ise, halkın ruh sağlığı ile ilgili. Toplumun büyük bir kesiminde şok etkisi yaratan ve büyük yıkımlara yol açan salgın ve ekonomik kriz ruh sağlığı üzerinde büyük hasarlara yol açıyor. Çocuklardan gençlere, orta yaştan yaşlılara kadar toplumun tüm kesimleri bu olumsuz koşullardan fazlasıyla etkileniyor. Bu çerçevede, ruh sağlığı hizmetlerine erişim konusunda adımlar atılmalı, ruh sağlığı hizmetleri yaygınlaştırılmalı ve ücretsiz hale getirilmelidir.

Tüm bu önlemler için “Bütçe yok” diyen egemen güçlere sözümüz şudur: Bütçe vardır. Özel otoyollara, köprülere, kamu özel işbirliği ile yaptırdığınız projelere akıttığınız milyarlarca TL’niz var da, halkın sağlığı için mi bütçe yok? Bir avuç ayrıcalıklı kesimin servetlerine servet katmak için kullandığınız kaynakları halkın çıkarları için uygulayın. Servet sahibi zenginlere servet vergisi getirin.

Tüm bu talepler keyfi talepler değil, gündelik yaşamımızın sürdürülebilmesinin zorunlu koşuludur. Sağlık haktır, herkese güvenceli yaşam.