TÖP: Bir Tripot Bir Kameraya Değil, Halka Yenileceksiniz!

Devlet bir sınıfın egemenlik aygıtı, özel bir baskı gücüdür. Bir sınıfın başka sınıflar üzerindeki tahakküm mekanizmasıdır. Kutsal devlet mitiyle, devletin yüksek çıkarları adına tahakkümünü sürdürdüğü sınıflara karşı egemenliğini sürdürmek için devlet gizliliği şemsiyesi altında her yola başvurur. Onca suç, kutsal devlet adına, devletin bekası için işlenir.
Bugün herkesin bildiği sırlar misali ortalığa saçılan ve adına “organize suç örgütü” yahut “mafya düzeni” denilenler münferit ya da istisnai değil, doğrudan kapitalizmin ve devlet mantığı ve işleyişinin ürünü olarak karşımızdadır. Mafyanın dokunulmazlık zırhı devletin gerçek yüzünden kaynaklıdır. O yüzdendir ki, yönetenler değişir ama mafya düzeni baki kalır.
AKP iktidarı yirmi yıllık iktidar pratiğinde devletin tüm aygıt ve imkânlarına yaslanarak bugüne gelmiş, her defasında daha büyük suçlar işleyerek ayakta kalmayı becermiştir.
Yolsuzluk, Yalanlar ve Yasaklarla (3Y) mücadele propagandasıyla iktidara gelen ve yirmi yıldır memleketin tepesine bir karabasan gibi çöreklenen Erdoğan iktidarı, Yolsuzluk, Yalanlar ve Yasaklar iktidarının ta kendisidir.
Ayakkabı kutularıyla, bombalarla, katliamlarla, bir gecede çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle, pudra şekerleriyle, halka karşı işlenen suçlarla, yalanlarla olağanüstü hali kalıcılaştırarak saray rejimini tahkim etmeye çalıştılar, çalışıyorlar…
Darbeyi de pandemiyi de krizi de Allah’ın bir lütfu olarak görüp felaketten nemalanarak siyasi ömürlerini uzattılar. Halk yoksullaştıkça onlar kazandı, halkı ezip kullaştırarak yalanları ve yolsuzluklara perdelediler…
Memleketi adım adım felakete sürüklediler, sürüklüyorlar. Ekonomi derin bir kriz içinde. Siyasette ağır bir kriz yaşanıyor. 15 Temmuz darbe girişimiyle daha çıplak bir hal alan devlet krizi derinleşiyor.
Koalisyon güçlerinin üstünde konumlandıkları devletteki kriz hepsinin, sahnedeki tüm egemen güçlerin varlığını tehlikeye sokuyor. O yüzden şimdi kısmen dağılmış olan devletin bütünlüğünü onararak kendi çıkarları doğrultusunda yeniden örgütlemeye çalışıyorlar. Bu yüzden de faşizm, bu krizden çıkış için tek çare olarak, sermaye güçlerinin zorlanan düzenlerini yeniden ayağa kaldırabilmek için topyekun saldırı hamleleriyle hayata geçirilmeye çalışılıyor.
Yaşananlar kurgu değil, gerçek. Onların içinde oldukları krizin gerçekliğidir bu. Sedat Peker’in açıklamalarıyla kamuoyu önünde yaşanan çatışma tam da o krizin, devlet içindeki klik savaşlarının ürünüdür. Birlikte işledikleri suçlar ortalığa saçılıyor, hepsi birbirine düşüyor, kendisini aklamak zorunda kalanlar, diğerlerini “satarak” işin içinden sıyrılmaya çalışıyor.
Rüşvet, talan, uyuşturucu, kara para aklama gibi yolsuzluklar her türden kanlı ve kirli ilişkiler ağı. Bu pis işleri ortalığa saçarak kurtulmaya çalışanlara sesleniyoruz: Hepinizin kirli olduğunu biliyoruz. Size kötü bir haberimiz var. Bizler bunlara seyirci kalmayacağız. Mücadele edecek ve bu karanlık düzeninizi alaşağı edeceğiz. Hepiniz halkın önünde hesap vereceksiniz, hepiniz yargılanacaksınız.
Bu yargılamalar düzmece yargılamalar olmayacak, gerçek anlamda hesap vereceğiniz mahkemeler olacak. Bu ancak ve ancak, emekçi halkımızın gidişata dur demesiyle mümkün olacaktır. Bu kadar yolsuzluk ortalığa saçıldığı için kendiliklerinden gitmeyecekler -aksine kalmak için her şeyi yapacaklar- halk güçlerinin iradesi ile inecekler oturdukları sandalyelerden, halkın tepesinden.
Memleketi bu felaketten kurtaracak biricik güç emekçi halkımızdır.
Bir tripot bir kameraya değil, halka yenileceksiniz!