TÖP: Devlet-Siyaset-Mafya İttifakına Karşı Gezi Dimdik Ayakta

İşçilerin, gençlerin, kadınların, LGBTİ bireylerinin, doğa, kent ve yaşam savunucularının, başta Aleviler ve Kürtler olmak üzere halklar ve inançların kendi talepleri ile bir arada mücadele ettiği Gezi, dayanışma ruhuyla, cüretiyle, neşesiyle, yaratıcılığıyla, içerisinden çıkan forumlarla, Demokratik Cumhuriyet perspektifinin nüvelerini içinde barındıran bir mücadeleydi.

Yeni bir toplumun arayışı, eşitlik, özgürlük ve adalet temelinde yeni bir dünya tahayyülü kendisini Gezi’de kolektif bir kalkışma olarak ortaya koydu. 

Toplumun tüm nüveleri, şayet birlikte mücadele ederlerse nasıl bir güç açığa çıkarabileceklerini gördüler. Gezi’de açığa çıkan bu güç, egemenlerin birbirleriyle kurduğu dengeyi yerinden oynattı. Erdoğan iktidarını temelinden sarstı. Bu direnişin bağrında; yeni bir bilinç, yeni direniş biçimleri, yeni bir toplum filizlendi.

Kadın mücadelesinden, ekoloji direnişlerine, Boğaziçi direnişinden, kent hakkı mücadelelerine kadar iktidara karşı halkın barajını güçlendiren tüm mücadeleler gezinin damgasını taşıyor.

İktidar koalisyonunun hala büyük bir öfkeyle andığı Gezi güçleri, henüz örgütsüz de olsa faşizme karşı önemli bir baraj oluşturmaya devam ediyor.

Devletin içinden irin akıyor

İktidar koalisyonu faşizmi kurumsallaştırarak kendi egemenliğinde özel bir sermaye diktatörlüğü kurma adımlarını hızlandırıyor. Ancak iktidarın meşruiyeti ve toplum üzerindeki hegemonyası hızla zayıflamakta.

Halk güçlerinin kırılamayan direnişi, kapitalizmin yapısal krizi, yönetilemeyen pandemi, derinleşen devlet krizi ve egemenler arası çıkar çatışmalarının yarattığı çoklu kriz ortamında iktidarda kalmak için sürekli suç işliyorlar.

Halk güçlerine korku salmakla görevli devlet destekli mafyalar, hakkını arayan herkese saldırmaya hazır kolluk güçleri, muhaliflere isnat edilen içi boş suçlamalar ve verilen cezalar, süreklileşen savaş politikaları, iktidarın inşa etmek istediği yeni rejimin parçasıdır.

Söz konusu suçların buzdağının sadece görünen yüzü olduğunu anlamak zor değil.

İktidar koalisyonu içinde bir anda zenginleşen partililer ve yakınları, halk açlıkla pençeleşirken sermayeye akıtılan milyarlar dolarlar, sömürüyü dayanılmaz hale getiren yeni emek rejimleri bu suçların başka bir yönü.

İktidar koalisyonunun içinde uzun süredir devam eden, devlet soygunundan ve bilumum illegal işlerden pay alma kavgası, işlenen başka suçların da alenen ortaya dökülmesini sağladı.

AKP genel merkez büro çalışanının milyonluk arabasındaki kokain videosu, AKP belediyelerinin yaptığı insan kaçakçılığı, yolsuzluk yapan bakanlar ve işlenen yüzlerce suç şüpheye yer bırakmayacak şekilde gözler önüne serildi.

Suç örgütü lideri Sedat Peker’in Youtube kanalından ifşa ettikleri ise zaten bilinen devlet-siyaset-mafya ittifakının boyutlarını ortaya koyuyor. Tecavüzler, kadın cinayetleri, uyuşturucu kaçakçılıkları devlet işbirliğiyle sürdürülüyor. Devletin içinde irin akıyor!

Kadın, LGBTİ cinayetlerinin, tacizin, tecavüzün, şiddetin, çocuk istismarının önü açılarak bu irinin toplumu bütünüyle sarması isteniyor.

Çürümüşlüğün panzehiri Gezi Direnişidir

İktidar koalisyonunun boğazına kadar suça battığı, toplumun ise çıkışsızlık içinde bırakılarak teslim alınmak istendiği bu konjonktürde Gezi’nin ışığı halk güçlerine yol gösteriyor.

Halkın inisiyatifi ele alarak kurduğu dayanışmacı, eşitlikçi, demokratik yaşam, tüm ülkeye yayılan direniş ve dayanışmanın bilinçlerde yarattığı dönüşüm; iktidar koalisyonunun yaratmaya çalıştığı çürümeye karşı güçlü bir baraj oluşturuyor.

Gezi’de güçlü bir şekilde kendini ortaya koyan toplumsal dinamikler, geleceği inşa edecek güçler olabilir.

Demokratik cumhuriyet perspektifinde örgütlenerek, birlikte mücadele ettiğimiz takdirde yeni bir geleceği inşa edebiliriz.