Emperyalist İşgale ve Taliban’a Karşı Afgan Halkının Yanındayız!

Afganistan’da 20 yıl önce başlayan ABD işgali, “devirmeye” çalıştığı Taliban’ın tekrar Kabil’e girmesiyle “son buldu”. Baskıcı, halk ve kadın düşmanı Taliban rejiminin Afganistan’da yarattığı insanlık dışı duruma bombalar ve katliamlarla destek sunan ABD, ülkeyi terk ederken bu durumun daha da kötü olmasının yolunu açıyor.

43 yıl önce Afganistan’da gerçekleşen devrimi bastırmak için sözde “Özgür Dünya” adına hamlelerine başlayan ABD, cihatçı çeteleri destekleyerek büyümelerine neden olmuştu. SSCB’nin çökmesinin ardından birbirlerine giren ve bu sırada da halka zulmetmeyi sürdüren bu çetelerin arasından sıyrılan Taliban, 1996’da iktidarı almıştı. İktidarı alır almaz Afgan devrimcileri ve yurtseverlerini sokak ortasında idam eden, kadınları taşlayarak öldüren Taliban rejimi, daha öncesinde olduğu gibi ABD’nin başını çektiği sözde “Özgür Dünya”nın üstü kapalı desteğini almaktaydı.

2001’de Bush’un “terörizmle küresel savaş” adını verdiği konsept, esasında ABD emperyalizminin imparatorluk hamlesi kapsamında Afganistan’ın işgal edilmesi Taliban rejiminin iktidarına son vermişti. Fakat ABD Taliban rejimiyle mücadele etmek bir yana onunla çeşitli konularda uzlaşmış ve böylece Afganistan’ın yer altı ve yer üstü zenginliklerini talan etmekle birlikte uyuşturucu piyasasının yarattığı “kaymağı” da yemenin derdine düşmüştü.

Bugün ise kapitalizmin yapısal krizinin yarattığı hegemonya krizi sonucunda güç kaybeden ABD emperyalizmi, Afganistan’daki “yerini” besleyip büyüttüğü Taliban rejimini bırakarak hem halkların nefes almasını engellemeyi hem de küresel hegemonya savaşında gücünü verimli kullanmayı planlıyor.

Irak ve Afganistan’da yenilen ve gücünün sınırları açığa çıkan AB-ABD emperyalizmi, bölgede ve dünyada güç kazanan Rusya ve Çin’i hegemonya savaşında geriletmek için yeni savaşlar üretmekten geri kalmayacaktır. Dolayısıyla işgalin bitmesi halkların özgürleşmesine değil yeni savaşlarla yüz yüze bırakılmasına işaret ediyor. AKP-MHP iktidarı ise Türkiye’yi bu savaş bataklığına sokarak hem iktidarını korumayı hem de “23 sentlik askerler” ile ABD’ye yaranmayı dert ediyor.

Fakat işçiler, emekçiler ve halklar emperyalizm ve onun işbirlikçisi rejimlerin dayattığı koşullara ve savaşlara mahkûm değiller. Nitekim emperyalist güçlerin dünya çapında hegemonya kaybı yaşaması dünya halkları ve anti-kapitalist güçlere moral vermekle birlikte bu mahkumiyete mecbur olmadığımızı gösteriyor.

İnsanlara ve canlı yaşama ölümden başka bir şey sunmayan kapitalizme karşı yaşamın her alanında yükseltilecek mücadele, bizlere dayatılan ölümün perdesini yırtmayı sağlayacaktır. Bu nedenle başta Orta Doğulu devrimciler olarak bütün dünyadaki devrimcileri Afgan halkının karanlığın perdesini yırtma mücadelesine omuz vermeye çağırıyoruz.

On yıllardır başta ABD emperyalizmi olmak üzere onun beslemesi Taliban rejimine karşı mücadelesini sürdüren Afgan devrimci-demokratlar ve kadınların Taliban diktatörlüğüne karşı oluşturacakları direnişi destekliyoruz.

Zafer direnen halkların olacaktır!