Sürdürülebilir Yüz Yüze Eğitim İçin Tüm Önlemler Alınmalıdır!

Pandemi dönemi boyunca yüz binlerce çocuğun gözden çıkarıldığı, nerdeyse hiçbir önlem alınmadığı için bir açılıp bir kapanan, ne çocuklara ne ebeveynlere ne de eğitim emekçilerine hiçbir destek verilmeyen eğitim sisteminde yüz yüze eğitim dönemi açıldı.

Tüm bunlardan ve daha da fazlasından sorumlu olan eski bakanın görevden alınıp yerine yenisinin atanması sorunları elbette çözmedi, yenilik getirmedi, çocuk yararına, yoksulların çıkarına bir eğitim dönemi başlamadı. Yüz yüze eğitim, daha öncekilerle benzer şekilde, kaygılar, belirsizliklerle dolu ve önlemlerin olmadığı bir biçimde başlamış oldu.

Bundan bir yıl önce, yüz yüze eğitim için yalnızca maske ve dezenfektan “önlemi” alan Milli Eğitim Bakanlığı –ki tam da bunlar yüzünde sonra 3 haftaya kalmadan okullar kapatılmıştı- yine aynı adımları atarak eğitimi başlatılıyor. Yine tüm yük ve sorumluluk ebeveynlerin ve okul bileşenlerinin üzerine bırakılıyor. Kalabalık sınıflar, atanmalar olmadığı için yetersiz kalan eğitimciler, servis sorunları, ortak alanların, tuvalet, bahçe ve koridorların hijyen koşullarına uygunluğu, okul bileşenlerinin aşılanma durumları, çocukların aşıları… Tüm bunlar boşlukta beklerken okullar açıldı.

Salgının başından beri neredeyse her alanda sermayeden yana adımlar atıp yoksulları, işçi ve emekçileri salgınla baş başa bırakan iktidar koalisyonu, eğitim ile ilgili de aynı şeyi yapıyor. Özel okullara, etüt merkezlerine sürekli olarak maddi destekte bulunan iktidar koalisyonu, eğitime erişemeyen, erişebilecek teknik, alt yapı imkânları olmayan yoksul, işçi çocukları için tek bir adım atmadı, atmıyor. En az 6 milyon çocuğun eğitimden koptuğu, büyük bir bölümünün işçileştiği bu süreçte bakanlık bunu gündem bile etmiyor. Dünyada, pandemi boyunca okulların en uzun süre kapalı kaldığı ülkelerin başında gelen Türkiye’de bu süreçte eğitimden uzaklaşan, işçileşen ya da evlendirilen çocuklarla ilgili ne yapılacağına dair nitelikli ve şeffaf bir çalışma yapılmıyor, açıklama getirilmiyor. Alınmayan önlemler, atılmayan adımlar yüzünden eğitimden, okuldan kopan çocuklar öylece kaderine terk ediliyor.

Pandemi öncesinde de eğitime erişimde sorunlar yaşayan mülteci çocukların bu süreçteki yeri nedir, onlar ve ebeveynleri için ayrıca hangi politikalar yürütülüyor bilmiyoruz. Aynı zamanda yine daha önce de, kendilerine bu sistem içinde yer açılmayan özel eğitim gereksinimli çocukların bu sürece nasıl dâhil olacakları, uzaklaşan çocuklar için hangi adımların atılacağı belirsiz. Bunlara dair planlamalar yapılmıyor ve genel eğitim sisteminin içine bir yerlerinden dâhil olabilenler dışındaki çocuklar giderek daha fazla uzaklaşıyor, daha fazla zorlukla karşılaşıyor. Yine aynı biçimde, geçen yıl birinci sınıfa başlayan ve neredeyse tamamen online eğitim alan/alamayan çocuklar içinse, birkaç haftalık telafi yeterli görülüyor.

Okullar elbette yalnızca eğitim için değil, çocukların sosyalleşme, fiziksel ve ruhsal gelişimleri için de önemli yerler. Salgın süresince çocukların sosyal yaşamları, kültürel, sanatsal ve bilişsel gelişimleri adına tek bir iş yapmayan bakanlığın bir de üstüne onları sınavlara koşturduğu, yarıştırdığı, pandemi öncesinden daha yoğun ders programları ile boğduğu bir gerçek. Şimdi okullar açılırken de yalnızca müfredat üzerine konuşulması, herhangi bir seyreltilmeye gidilmemesi, çocukların sosyal gelişimleri için neler yapılacağına dair düşünülmemesi de aynı yoldan gidildiğini gösteriyor.

Bunca sorun ve tedbirsizliğin ortasında okulların açılıyor olması elbette sürdürülebilirlik ile ilgili kaygılara sebep oluyor. En son okulların kapatılıp en başta onların açılması ilkesinin benimsenmesi yalnızca teknik bir karar olamaz. Tüm önlemlerin alınması, gerekli bütçenin ayrılması devletin sorumluluğundadır. Şimdi önlem alınmadığı için haftaya kapanabilecek okulların durumu artık tesadüflere bırakılamaz. Derhal bu konuda bütünlüklü, şeffaf, bilimsel adımlar atılmalı ve yüz yüze eğitimin başlaması değil, sürdürülebilir olması öncelenmelidir.

Eşit, parasız, anadilinde, bilimsel ve nitelikli eğitim, ayrımsız tüm çocukların hakkıdır. Eğitim hakkı da dâhil, çocukların tüm haklarının korunup, uygulandığı, çocuk odaklı, bütünlüklü bir çocuk politikası acil ihtiyaçtır.

Okullarda pandemi için gerekli tüm önlemler alınmalı, bunun için gerekli bütçe bakanlık tarafından derhal sağlanmalıdır.

Tüm çocukların yüz yüze eğitime gelişini sağlamak adına tüm ebeveynlere maddi destek ayrılmalıdır.
Sınıf ve okullarda seyreltilmeye gidilmeli, gereken her yerde yeni okulların açılması öncelenmeli, bunlar için gerekli öğretmen atamaları hızla yapılmalıdır.


Tüm eğitim emekçileri ve okul bileşenlerinin aşılanma süreci takip edilmeli, 12 yaş ve üzeri çocuklar için aşı süreci başlamalıdır.


Müfredatlarda sadeleştirmeye gidilmeli; çocukların sosyal, duygusal, bedensel gelişimleri için önemli olan oyunlara alan açılmalıdır.


Pandemi boyunca eğitimden kopmuş olan çocuklar için şeffaf bir araştırmaya gidilmeli, çocukların eğitime tekrar kazandırılması için acil adımlar atılmalıdır.


Mülteci çocuklar ve özel eğitime gereksinimi olan çocuklar için özel olarak çalışılmalı, daha fazla zarar görmemeleri adına tüm ihtiyaçları karşılanmalıdır.