TÖP Sözcüsü Pelin Kahiloğulları: Kılıçdaroğlu Ne Yapmak İstiyor

Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme” yönelimi, devletin “ulusalcı” fraksiyonları ve kimi ulusalcı sosyalistler tarafından öfkeyle karşılandı. Haksız da sayılmazlar. Helalleşme, ilk bakışta “AKP ile uzlaşma” olarak anlaşıldı, daha dikkatli bakınca da “devletin halk güçlerine karşı işlediği suçları kabullenip mağdurlarla helalleşme” anlamı taşıyabileceği görüldü.

Devletin kurucu geleneğinin günümüzdeki sahiplerinin, kendileriyle hesaplaşmaya doğru gidebilecek bir yolun açıldığı korkusunu yaşamaları normaldir.

Böylesi bir süreç şayet derinleşirse, o suçların sebebi olan devletin despotik yapısı zarar görebilir. Ayaklarını bastıkları zemin zayıflayacak, kendileri de güç kaybedecektir. Türkiye Cumhuriyeti devleti, dağılıp çözülen Osmanlı Devleti’nin yıkıntıları içinden doğdu. Yeni devlette, ülkede kapitalizmin gelişmesinin önünü açacak bir yapısal dönüşüm yaşanırken, Osmanlı Devleti’nin despotik yapısı sermaye birikimi açısından faydalı görüldü ve kimi değişikliklerle sürdürüldü. Despotik devlet, kurucu rolünü oynayan Osmanlı ordusunun subayları ve Anadolu sermayesinin çıkarlarına göre yapılandırıldı.

Devletin merkezindeki iktidar alanının etrafına parlementer-demokratik bir yüzey kaplaması yapılırken, o yüzeyin içinde gizlenen ana yapı sermaye birikiminin en hızlı ve yoğun yaşanacağı bir despotik tarzda yapılandırıldı. Demokrasi, despotizmi gizleyecek bir süs olmanın ötesine geçemedi.

İşte, şimdi helalleşilecek olanlar, sermaye birikiminin örgütü olan bu despotik devletin şiddetiyle ağır hasarlar alan toplumsal güçlerdir.

Peki, Kılıçdaroğlu ne yapmak istiyor, yoksa devrimci mi oldu, despotik devleti demokratik bir cumhuriyete mi dönüştürmek istiyor?

*3 bölümden oluşacak açıklamanın ilk bölümüdür.