İklim Krizini Durdurmak İçin Anti-Kapitalist Mücadeleyi Büyütelim!

Ekolojik yıkımın çeşitli etkileri her geçen gün yayılarak büyüyor.
Yıkıma karşı önemli bir dinamik olarak gelişen iklim adaleti mücadelesi ise 25 Mart tarihinde #KârDeğilİnsanlar sloganıyla dünyanın pek çok ülkesinde aynı anda sokaklarda olacak.
Ortaokul ve lise öğrencilerinin öncülüğünde başlayan hareket, küresel çapta 10. eylemini gerçekleştirecek.
Eylemlerin çağrıcısı olan Fridays For Future 25 Mart İklim Grevi için yaptığı çağrı metninde önemli vurgulara yer verdi:
”Zengin ülkelerin küresel emisyonların yüzde 92’sinden, dünya nüfusunun en zengin yüzde 1’inin de en yoksul yüzde 50’sinin ürettiği kirliliğin iki kat fazlasından sorumlu olduğu bir sistem bu.”
”En zengin kapitalist yüzde 1, eylemlerinden ve kasıtlı cehaletinden sorumlu tutulmalıdır. Onun kârı bizim ölümümüz demektir. Onun kârı bizim ıstırabımız demektir.”
İklim adaleti mücadelesinin öznelerinin tamamı henüz anti-kapitalist bir hareket formunu kazanmamış olsa dâhi, sınıfsal karşıtlıklara dair yapılan bu vurguların önemli olduğunu düşünüyoruz. Elbette bu yetmez.
İklim krizini yaratan ve büyüten şey kapitalist birikim yasalarıdır. Doğa ve emek sömürüsü üzerinde yükselen bu sistemin iklim krizini derinleştirdiğini açık etmeye ve krizin durdurulabilmesi için de kapitalizm karşıtı bir mücadele hattına ihtiyacımız var.
Dünya çapında büyüyen iklim adaleti hareketi önemli bir dinamik haline geliyor. Dünya yoksulları, yani tüm ezilenler bu hareketin bir parçası olarak, geleceğine sahip çıkmaya devam etmelidir. 2021 Kasım ayında gerçekleşen, devlet ve sermaye temsilcilerinin yan yana geldiği Glasgow İklim Zirvesi’ne karşı yapılan, Halkların İklim Zirvesi ile kapitalist cehennem düzenine karşı seçeneksiz olmadığımızı bir kez daha görmüş olduk.
Devlet ve sermaye temsilcilerinin bir yandan sözde iklim zirveleri yaparken diğer yandan fosil yakıt tüketiminden vazgeçmeyen, maden ve enerji şirketlerinin önünü açan, doğa talanını hızlandıran, iklim krizini büyüten, kâr elde etmeyi önceleyen ikiyüzlü politikalarını da görmüş olduk.
İklim krizinin temel sorumlusu olan sermaye temsilcilerinden medet umulamayacağını, ekolojik toplumu ancak adım adım mücadele ederek, kapitalizmi gerileterek yaratabileceğimizi biliyoruz.
İşte şimdi ekolojik bir yıkım sürecinden geçtiğimiz bugünlerde halkların mücadelesi yerel ve küresel çapta umut oluyor. Bizler de İklim Grevi günü başta olmak üzere, tüm dünya halklarını iklim krizini durdurmak için ekoloji mücadelesini büyütmeye çağırıyoruz.