Toplumsal Özgürlük Partisi Parti Meclisi Toplantısı Sonuç Metni

Çıkışın yönünü halkın örgütlü gücü belirleyecek!

İçinden geçtiğimiz olağanüstü zamanda, parti meclisi toplantımız 17 Aralık 2022’de gerçekleştirilmiştir.

Halka açtıkları savaşı kazanmak istiyorlar

Uzun yıllardır süren kaotik atmosfer giderek derinleşirken zaman da aynı oranda hızlanıp yoğunlaşıyor. Bu hızlanma ve yoğunlaşmada partimiz, olası tüm “savrulma”, “sabitlenme” ve “ileri ya da geri kaçma”ların karşısında, nesnel koşulların bilincinde olarak ve onların içinde ilerlemekte kararlı, devrimin güncelliğinin peşinden gitmekte ısrarcıdır.

En açık ifadeyle halka açılan savaş anlamına gelen faşizmin kurumsallaşma hamleleri sertleşiyor, faşist olasılık inisiyatif kazanıyor. AKP-MHP iktidar koalisyonu, geldiği noktada artık sonuç almak, faşist kurumsallaşmayı önemli ölçüde tahsis etmek zorunda. Geriye gitme şansları yok, bu yüzden kendileri için ileriye doğru gidişe yükleniyorlar. Yıllardır yoğurdukları faşist hamuru biçimlendirmeye çalışıyorlar. Bütün gerilim buradaki düğümde birikiyor.

Seçim sürecinin içerisinde her an her şeyin olabileceği, hatta olduğu bir ortamda soluyoruz; “normal” bir seçim sürecinde değiliz.

Seçim süreci tüm hızıyla, son derece olağan dışı bir biçimde ilerliyor. 13 Kasım’da İstiklal Caddesi’ndeki patlamanın ardından yaşanan gelişmeler ve ardından birçok olayda açığa çıkan durumlar, devlet krizinin derinleşme eğiliminde olduğunu gösteriyor. İstiklal Caddesi patlamasının ardından yönetici sınıfların içine düştükleri ikili durum devlet içi kliklerin karşılıklı hamlelerine yansımıştır. Öte yandan takip eden süreçte İslami cemaatlerle Kemalist klikler arasında cereyan etmekte olan mücadelenin bir yeni fazını ortaya çıkan çocuk istismarı vakasında bir kez daha açık bir biçimde yaşıyoruz.

Seçimlerin olağanüstü bir atmosferde gerçekleşmesinin bir önemli sonucunu Ekrem İmamoğlu davasında verilen mahkûmiyet ve siyasal yasak kararında gördük. Kararın siyasi bir karar olduğu su götürmez bir gerçekliktir. Parti Meclisimiz bu kararın ardından oluşan durumdaki konumlanmasını, daha önce parti açıklamamızda da vurgulandığı üzere şu şekilde belirlemiştir: Kararın açıklanmasının ardından yaratılan “Saraçhane Ruhu” sosyalist solun bir kısmını oluşan restorasyon cephesinin etki alanına çekme eğilimindedir. Bu yedeklenme eğilimi egemen kliklerin içerisinde silikleşip bağımsız halkçı demokratik çizginin terk edilmesi tehlikesini doğuruyor. Öte yandan kararın burjuva güçler arası bir itiş kakış olduğunu ve sosyalistleri ilgilendirmediğini savunan görüşle de bir sınır çiziyoruz. Despotik devlet geleneği içerisinde halkın kısmi demokratik kazanımlarının mahkeme kararlarıyla ortadan kaldırılmak istenmesine karşı bu kazanımları savunmak gibi mühim bir görevimiz vardır ve bu görevi yerine getirmek, faşistlemenin vites yükselttiği bu dönemde var olan kazanımları da korumak gerektiğinin altını çiziyoruz. Parti Meclisimiz bu hususta ortaya çıkan bu iki eğilimle arasına mesafe koyulması gerektiğini vurgulamıştır.

Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasından başlayıp ilerleyen süreçte ivme giderek yükselen şekilde faşist yörüngenin etrafında dönüyor. Emek politikalarında işçi sınıfı ve emekçiler aleyhine politikalar yürütülüyor. Kürt halkına yönelik saldırılar günden güne yoğunlaşıyor. Demokratik siyaset; hukuksuz, gayri meşru adımlarla engellenmeye çalışılıyor. İktidardaki faşist koalisyon, Kürtleri yenmediği sürece faşizmi kurmayacağının bilinciyle var gücüyle saldırıyor. Aleviler’e yönelik binlerce yıllık asimilasyon politikaları devlete bağlı kurumlarla “resmi”leştiriliyor. Patriyarkanın önü açılıp, cezasızlık arttıkça yaşam kadınlar için neredeyse bir mayın tarlasına dönüyor. Sermayenin güncel ihtiyaçları doğrultusunda ülkenin doğası, suyu, dağı şirketlerin talanına açılıyor, bunların önünü açacak yasalar geçirilmeye çalışıyor. LGBTİ+lara dair şiddet tırmandırılıyor, nefret söylemi ve LGBTİ+ düşmanı mitingler destekleniyor. Hukuk, artık yalnızca iktidarın kararları anlamına geliyor, halkın gözünde anlamını ve meşruiyetini yitiriyor.

Partimiz, bu çok yönlü saldırıların tam karşısında konumlanacak; işçi sınıfından başlayıp tüm halk güçlerine yayılan yıkım politikasının önündeki barajı güçlendirmek ve egemen tarafların değil halkın seçeneğinin vücut bulması için sokakta halkla olmaya, mücadele edenlerle soluk alıp vermeye devam edecektir.

Seçim önemli bir ara durak

Tüm bunlar karşısında partimiz seçimleri tamamen önemsizleştiren ya da fazlasıyla oraya kilitlenen duruşlardan, bu iki uçtan kendini ayırıyor. Biz, seçim öncesi, seçim günü ve seçim sonrası olarak ele aldığımı bu sürecin her aşamasında işçi sınıfından, halktan yana ve faşizmin tam karşısında tutum almaya devam edeceğiz.

Seçimler bugün sürdürdüğümüz Demokratik Cumhuriyet mücadelesinde önemli bir eşik olacaktır. Seçimlere katılım konusunda partimiz iki yönlü bir çalışmanın ana hatlarını tartışmış ve şu kararları almıştır: Seçimlerde bir yandan Emek ve Özgürlük İttifakı’nın önüne koyacağı seçim programını yürütmek, diğer yandan partimizin kimliğinin ve programının mümkün olan en geniş biçimde yayılmasının araçlarını yaratmak şeklinde belirlemiştir.

Partimiz, halkın en hızlı şekilde politize olduğu, çıkış aradığı bu süreçte halkçı bir çıkışın önünü açmak noktasında var gücüyle çalışacaktır.

Emek ve Özgürlük İttifakı

Emek ve Özgürlük İttifakı içerisindeki güncel tartışmalar konusunda meclisimiz, ittifak içerisindeki konumu korumakla birlikte; ittifakın kitlelerle buluşması ve halk güçlerinin gündemleriyle bütünleşmesi, yereller ve mücadele alanlarıyla daha fazla kaynaşması için çalışmalarını sürdürme kararı almıştır.

Partimiz, ittifakın ancak halkın güncel talepleriyle hemhal olarak, oranın içindeki güç ve potansiyelle buluşarak gerçekliğini kavuşacağının bilinciyle hareket etmeye devam edecek; mücadele dinamikleriyle masa başı ya da eklektik bir yan yana gelişin değil gerçek anlamda bir ortaklaşmanın yaratılması için çaba harcayacaktır.

2023 bizim yılımız olacak; biz, halkız!

Sorumluluğumuzun ağırlığını biliyoruz.

Partimiz önümüzdeki dönemde bu sorumlulukla, örgütlü olduğu her yerde mücadeleyi sokakta, mücadele edenlerle birlikte yükseltecektir. Halkın acil ihtiyaçlarının programı olan Emek ve Özgürlük İttifakı programının yaşama geçmesi elzemdir. Bu ancak ve ancak iktidar alanlarıyla girilen mücadelenin sonucunda kazanılacaktır; etrafından dolanarak, geride durarak ya da üzerinden atlayarak değil!

Parti meclisimizin önümüzdeki dönemde önüne koyduğu bütün kararlar halkın çıkışının inşasında bir adım olacaktır. Egemenlerin örgütlülüğünün karşısında kurulacak halkın örgütlülüğü, bu çıkışı sağlayacaktır. Bu örgütlü, maddi gücü ancak karşısındaki somut güç yenecektir.

TÖP Parti Meclisi olarak; bu süreci bugünden yarına taşımakta, demokratik bir cumhuriyeti inşa etmekte kararlıyız.