Değerli halkımız
Siyasal iktidar faşizmi adım adım örüyor.
Hiçbir hukuk tanımadan kendi iktidarlarını süresiz kılacak adımlar atan iktidar güçleri karşılarındaki engelleri şiddet yoluyla ezerek ilerlemeye çalışıyor.
Erdoğan ve ortakları 19 Mart’ta gerçekleştirdikleri siyasal darbeyi de sorunsuz bir şekilde atlatacaklarını hesaplamış olmalıdır. Muhtemelen alışık oldukları gibi ana muhalefetin ancak cılız bir ses çıkaracağını bekliyorlarmış. Böylece Erdoğan ve suç ortakları açmakta oldukları yolda kolayca ilerleyecekti.
Ancak hesaplanan şey olmadı. Gün geçtikçe meşruluğunu adım adım kaybeden siyasal iktidar gençlerin isyanına ve halkın direnişine çarptı. Önce beklendiği gibi davranan CHP, gençlerin ve halkın patlayan öfkesinin zorlamasıyla farklı bir yola girdi. Ve, 19 Mart’tan itibaren ülke bambaşka bir döneme girdi.
Uzun zamandır ülkeyi keyfi ve hukuksuz bir şekilde yöneten iktidardaki suç çetesi, geçen yıl yapılan yerel seçimlerde hem siyasal hem de ekonomik olarak tükenmiş olduğu gerçekliğiyle yüzleşmişti. İktidarda kalmaların tek yolu kaybettiği yerel seçimlerde oluşan havayı dağıtmaktı.
Bu havayı dağıtmak için Erdoğan’ın karşısına çıkabilecek ve kazanma olasılığı yüksek olan İmamoğlu’nu türlü oyunlarla, oyunun dışında tutmak gerekiyordu. Kurulan tezgâhla önce Ekrem İmamoğlu’nun diploması iptal edildi, hemen akabinde de tutuklandı.
Yoksulluk koşulları nedeniyle biriken öfke ve enerji İmamoğlu’nun tutuklanması sonrasında üniversite gençlerinin tutuşturduğu kıvılcımla bir anda tüm ülkeye yayıldı.
Başta gençlik olmak üzere halkın büyük bir kararlılıkla ve kitlesel olarak sokağa çıkması, önce “Yargıya güveniyoruz, bu hukuksuzluk iptal edilecektir” diye mırıldanan
CHP’yi tutumunu gözden geçirmeye zorlamıştır. Halk CHP’ye sokağı göstermiştir.
Değerli halkımız
Bugün zamana yayılmış bir darbe süreciyle karşı karşıyayız. Böyle darbelerin ağır ekonomik yaptırımları var. Her ne kadar Mehmet Şimşek ekonomide her şeyin kontrol altında olduğunu söylese de, kontrol altında olan bir şey yok. Altın ve döviz fırlıyor, piyasalar dibi görüyor. Bu olanlar biz emekçilere daha fazla yoksulluk olarak dönüyor.
Gelinen noktada halk düşmanı bir program olan OVP çökmüştür, Erdoğan da Şimşek de OVP’nin altında kalmıştır.
Halkın sokağa dökülmesinin en önemli nedenlerinden biri yoksulluktur.
Bu iktidarın ekonomik olarak da siyasal olarak da halka verecek hiçbir şeyi kalmamıştır. Sadece son birkaç günlük kur hareketi nedeniyle asgari ücret yüzde 16 oranında değer kaybı yaşadı.
Zaten kıt kanaat geçinmeye çalışan emekçi sınıfların alım gücü son günlerde ciddi anlamda değer kaybetmiş durumda.19 Mart darbesi sonrası döviz kurundaki yaklaşık yüzde 4’lük artış hesaba katıldığında, yıl sonu enflasyon hedefinin daha şimdiden tutmayacağı anlaşılıyor. 2026 yılı için hedeflenen tek haneli enflasyona erişmenin hayal olacağı da şimdiden ortaya çıkıyor.
Herkes biliyor, AKP seçmeni de çok iyi biliyor, bunun sorumlusu iktidardakilerdir. Ve herkes biliyor, bunu bilerek yapıyorlar.
Halkı yoksullukla ezerek muhtaç hale getirip terbiye etmek için böyle yapıyorlar.
Bütün saldırılara karşı örgütlü mücadele tek seçeneğimiz. Zaten hareket halinde olan halk şimdi örgütlü ve tertipli bir biçimde yürümek zorundadır. Çünkü bu krizlerden tek çıkış yolumuz budur.
Değerli halkımız; umut ve çare sadece halkın gücündedir…
Gelin, Türkiye halkları ve işçi sınıfının ortak mücadelesiyle bu faşist kalkışmayı dağıtalım ve genel grev genel direnişle Sarayların saltanatlarını yerle yeksan edelim.
Demokratik cumhuriyet, demokratik anayasa için,
Genel grev, genel direniş, boykot!